Huzurevi yaşlılarına moral
Manşet Haber 24.03.2015 23:01:18 0

Huzurevi yaşlılarına moral

Huzurevi yaşlılarına moral

5ocak_lionsYhuzurevi (2)Adana 5 Ocak Lions Kulübü Yaşlılar Haftası nedeniyle Huzurevi sakinlerine yemek verdi.

Kulüp Başkanı Ayşe Aslan, yaşlıların kendileri için her zaman önemli olduğunu, bu geleneği her yıl sürdürdüklerini ifade etti. Aslan,”Amacımız yılda bir kez de olsa Huzurevinde kalan ve elleri öpülesi yaşlılarımıza saygımızı göstermek istedik. Hepimizin ailesinde büyüklerimiz var. O nedenle burada bizimle olan yaşlılarımızda bizim ailemiz gibi. Onlara bir akşamda olsa böyle güzel bir ortam yaşatmanın güzel duygularını hep birlikte paylaştık.”diye konuştu.

Turgut Özal Bulvarı Mado Güzelyalı Şubesi’ndeki yemeğe geçmiş dönem Genel Yönetmeni Lion Bülent Şen, Genel Yönetmen 2. Yardımcısı Lion Ömer Ruhi Eryurt, 2 Kesim Başkanı Lion Berna Ateşoğlu, 5. Kesim Başkanı Naime Arıcıoğlu, 5 Ocak Lion Kulübü Başkanı Ayşe Aslan, yönetim kurulu ve üyeleri, Huzurevi Müdürü Nurdan Avcı, Yaşlılar Haftası için düzenlenen panele katılmak üzere Adana’ya gelen Prof. Dr. Nuray Kırdı, Prof.Dr. Nuran Akdemir, Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizler Vakfı Genel Başkanı Gülgen Dural ve Tuğçe Türten de katıldı.5ocak_lionsYhuzurevi (1)

Adana Huzurevi Müdürü Nurdan Kama bu tür etkinliklerin huzurevi sakinleri için önemli olduğunu ve motivasyon sağladığını kaydetti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°