İç giyim koleksiyonu Türkiye’de
Manşet Haber 20.12.2012 01:09:44 0

İç giyim koleksiyonu Türkiye’de

İç giyim koleksiyonu Türkiye’de



İç giyim bir bayan için özel bir yerdedir. Bu özel dünya bir bayanı kendisine iyi ve ya kötü hissettiren etkilere sahiptir. Bir bayan iç giyim konusunda kendini ne kadar iyi hisseder ise dış dünyaya da kendini öyle yansıtır. Bu bakımdan iç çamaşırları bir bayan için en önemli konulardan biridir.
İç giyim konusunda kendini iyi hisseden her bayan bu hissiyatını dış dünyaya da yansıtır. Bu açıdan iç çamaşırları bir bayan için en önemli konulardan biridir diyebiliriz. Her kesim için günümüzde alternatiflerin mevcut olması ile artık herkes kendi zevkine uygun olan seçenekleri bulabiliyor. Geçmişten günümüze kadar modası geçmemiş olan jartiyer takım modelleri piyasada tekrar canlandı. Jartiyerler konusunda piyasada oluşan bu canlılıktan bayanların bu konuda talep kar olduklarını gösteren bir durumdur. Jartiyer takım çeşitleri için internetten de alternatifler görülebiliyor. İç giyim dünyasının bir bayan için bu kadar önemli olması sadece iç giyim dünyasını değil aynı zamanda özel hayatları da canlandıran bir durumdur. Bu neden ile bayanların bu konudaki hassasiyetinin aslında sadece iç çamaşırı zevkinden kaynaklanmadığını söyleyebiliriz.
İç giyim alanına giren ayrı bir kategori de seksi gecelik modelleridir. Bayanlar bu modeller arasından kendi zevklerine uygun olanı seçerek temin edebiliyorlar. Ayrıca artık her gün yeni bir çeşidi çıkan bu ürün sayesinde herkes kendini farklı bir dünyada bulabiliyor. Seksi gecelik çeşitleri bugün piyasada en çok bulunan ürünlerden biridir.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°