AB kriterlerini bilirsiniz. Toplumun her seviyesini, çağın gereklerine uygun bir standarta bağlamak ve farklı toplumlar arasında da bir paralellik yaratmak için bir dizi ortak kurallar getirdi.

Ulaşım da, sağlık da, eğitim de diye sıralayabileceğimiz ama en önemlisi ve de hayatımızı etkileyenlerin başında gelen gıda hijyeni konusunda ki koyduğu standartlar.

Nedir mesela bu, insan sağlığını esas alan ve konumuzla alakalı kısmı ise asıl sokakta gıda satışını engelleyen zorlaştıran satandartlar. Sokak ve gıda hiç de buluşması istenmeyen iki kavram.

Gel gelelim her Ramazan’da ülkemiz de bir tiyatro oynanmakta. İftar vakti her belediye elinden geldiğince sosyal belediyecilik kisvesi ile sokaklara meydanlara tozun toprağın içine iftar çadırları kurup, vatandaşın karnını doyurup akabinde oy gelmesini beklemekte. Basit bir hesap ver ve al...

Bu kötü gelenek bize malum dinci çevrelerden miras kaldı.

Bizde güzel bir laf var hani, “bir deli kuyuya taş atmış da kırk akıllı çıkaramamış”.

Aynen de böyle bu iftar çadırları meselesi. Neresinden bakarsanız bakın sağlıksız, sağlıksız olduğu kadar da amaca asla hizmet etmeyen yalan göstermelik boş bir uygulama.

İftar da karnını doyurmayı planladığınız fukara insanlarımız varoşlar da yaşıyor. Burası tamam ama varoşlar da şehir merkezin de değil beyler. Farkında mısınız?

Yıllarca milli görüş geleneği burdan bir mağduriyet yaratıp, kendisine avantaj sağlamıştır burası doğru. Ama bu yapılanın doğruluğunu göstermez ki, yanıldığımız kısım da bu !!

30 yıldır bu tiyatroyu izlemekten ben bıktım, ama demek ki bıkmayan birileri hala var..

Sayın yöneticiler, sabah kalktığınız da biraz düşünün, kendinizi değil ama ülkeyi ve toplumu. Ovacık Belediye Başkanı kadar bile konuşulmuyorsunuz bu şehir de, bu ülke de.

Sizce neden olabilir? Posterlerinizin boyu mu kısa, reklam bütceleriniz mi yetersiz? Ya da ben desem mi gerçeği size? Yaratıcı, üretken değilsiniz ve işinizi icra ederken samimi de değilsiniz. Topluma kendinizi anlatmanız için illa yetenekli danışmanlara gerek yok ki? Yetenek siz’siniz veya olmalısınız ..

Bırakın bu iftar-çadır tiyatrolarını, iftar goygoylarını. Size bir önerim naçizane, dinlemezsin ama söylemezsem gönlüm razı gelmez. Yılın 12 ayı hizmet verecek muhtaçlar için bir aşevi açsanız mesela? Hijyenik şartlarda, muhtaçlara yemek hizmeti.

Sağlıklı koşullar da, insan onurunu kırmadan pekala 12 ay boyunca sadece ve sadece Ramazanı, iftarı beklemeden bu hizmeti verebilirsiniz !

Garip mi geldi, bu fikir? Ya da ilk defa mı duydunuz böyle bir cümleyi?

Başarı için yeni şeyler yapmak lazım ama... ? Bunu biliyor olmalısınız?

2016 yılına yakışan, Atatürk Türkiye’sine yakışan da bu değil mi?