Manşet Haber 20.09.2022 22:56:27 0

'İHALE KÖYLÜLERİN KOOPERATİFİNE DEĞİL AKP'Lİ İSME GİTTİ'

'İHALE KÖYLÜLERİN KOOPERATİFİNE DEĞİL AKP'Lİ İSME GİTTİ'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekilleri Ayhan Barut ve Orhan Sümer, Karataş İlçesi sınırları içinde yer alan Tuzla Lagünü'nün balık avcılığı amacıyla ıslah projesi ihalesinin köylülerin kurduğu kooperatif yerine AKP Adana İl Başkan Yardımcısı Davut Şimşek'in başında yer aldığı kooperatife verilmesine sert tepki gösterdi. Tuzla Bölgesi'ndeki dalyan sayesinde geçimini balıkçılıkla sağlayan köylülerle buluşan CHP'li Barut ve Sümer, 'Tarım ve Orman Bakanlığı, bu bölgenin insanlarını mağdur eden bu konuya çözüm üretmeli, haksızlığı önlemeli, rantı bitirmelidir' dedi.
Adana'nın Karataş İlçesi sınırlarında bulunan Tuzla Lagünü'nün avcılık yoluyla projeye dayalı üretim hakkının kiralanması için İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nce ihaleye çıkıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda olan iş kapsamında yıllardır lagün içindeki dalyandan geçim sağlayan köylülerin kurduğu Tuzla Beldesi Su Ürünleri Kooperatifi, kentteki üniversitede görevli akademisyenlere hazırlattığı projeyi sundu. Aynı ihale için AKP Adana İl Başkan Yardımcısı Davut Şimşek'in yönetimindeki kooperatif de proje hazırladı. Yöredeki balıkçılıkla uğraşan köylülerin projesi 'dosyada eksiklikler bulunduğu' gerekçesiyle elenirken, yıllık milyonlarca lira gelir elde edilecek ihale AKP'li ismin yer aldığı kooperatife verildi.
Bunun üzerine CHP Adana Milletvekilleri Ayhan Barut ve Orhan Sümer, beraberindeki CHP Karataş İlçe Başkanı Seçgin Sakar ve partililerle beraber Tuzla Beldesi'nde mağdur olan yurttaşlarla bir araya geldi. Yaşanan mağduriyeti dinleyen ve sorunları not alan CHP'li Barut ve Sümer, haksızlığın son bulması için bakanlığı göreve çağırdı. Uzun yıllardır yörede balıkçılıktan başka geçim kaynağı olmayan köylülerin işlettikleri dalyanların son dönemlerde hep 'hatırlı' kişilere verildiğine dikkat çeken Barut ve Sümer, 'AKP döneminde hep görülen ve artık kimsenin şaşırmadığı olaylardan birisi maalesef Tuzla'da yaşanıyor. Neden yöredeki balıkçılarımızın hazırladığı proje kabul edilmiyor da, AKP'li ismin projesine onay veriliyor?' diye konuştu.
Tuzla'daki yerel balıkçıların kurduğu iki kooperatifin başkanları Adnan Yıldırım ve Hasan Özen'i de dinleyen CHP'li Barut ve Sümer, şunları kaydetti:
'Uzun yıllardır Tuzla'daki lagün bölgedeki balıkçılarımızın geçim kaynağıydı. Uluslararası sözleşmelerle ve SİT alanı olmasıyla beraber yasalarla korunan bölge maalesef ihaleyle adeta yandaşlara geçim kapısı haline getirildi. Bölge insanlarının kurduğu 46 üyesi olan kooperatif, yüzlerce insana ekmek kapısı olan dalyanda saf dışı bırakılırken sadece siyasi iktidar kimliği olan bir isim ihaleyi alıyor. Balıkçı köylüler ise dosyalarında evrak eksikliği gerekçesiyle kapsam dışında kalıyor. Bu haksızlık değil mi? Bu vicdanları sızlatmıyor mu? Tarım ve Orman Bakanlığı, bölgemizin insanlarını mağdur eden bu konuya çözüm üretmeli, haksızlığı önlemeli, rantı bitirmelidir. Sadece AKP kimliği olan bir kişinin çıkarı, yüzlerce köylümüzün önüne konulmasın.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°