İKİ DOZ ÇİN AŞISI  UYGULANAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ANTİKORU YÜZDE 98.2
Manşet Haber 28.05.2021 11:42:43 0

İKİ DOZ ÇİN AŞISI  UYGULANAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ANTİKORU YÜZDE 98.2

İKİ DOZ ÇİN AŞISI  UYGULANAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ANTİKORU YÜZDE 98.2

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı koordinatörlüğünde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ve Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri ile ortaklaşa yürütülen çalışmanın sonuçları oldukça memnun edici düzeyde.

Konuyla ilgili bilgi veren Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Ferdi Tanır, Araştırmanın Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesinde çalışan 282 sağlık çalışanında yapıldığını ve 3 aşamadan oluştuğunu belirtti. Sonuçlarını paylaştıkları çalışmanın ilk aşama olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tanır, araştırmadaki amacın sağlık çalışanlarında uygulanan kamuoyunda Çin aşısı olarak bilinen inaktif SARS-CoV-2 (CoronaVac) aşısına karşı oluşan bağışıklık (hümoral immünite) yanıtının araştırılması olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Tanır, çalışmada iki doz aşı uygulanan sağlık çalışanlarında oluşan bağışıklık yanıtı (antikor cevabının) incelendiğini, çalışma sonuçlarına göre yüksek oranda (%98.2) tespit edilebilir nötralizan antikor cevabının geliştiği saptadıklarını vurguladı.

Daha önce Covid-19 geçirmiş olan kişilerin tamamında yüksek seviyede antikor oluştuğu, ileri yaş veya kronik hastalığı olan kişilerde antikor seviyelerinin daha düşük olduğunun gözlemlendiğini dile getiren Prof. Dr. Tanır, bu bulguların “Yaşlı bireylerde ve bağışıklık yanıtı gelişmeyen kişilerde üçüncü doz gerekli mi?” sorusuna neden olduğunu ayrıca aşılama sonrası hiç bir ciddi istenmeyen etki saptanmadığını ifade etti.

Prof. Dr. Ferdi Tanır, “Çalışmanın 3. ve 6. ay sonuçlarında ise antikor seviyelerindeki değişimi ve aşının klinik hastalıktan koruyuculuk oranlarını, bağışıklık yanıtı gelişmeyen kişilerde geç yanıtın oluşmasını, antikor cevabı düşük olan kişilerde ise ilk 6 ayın sonunda antikor seviyelerindeki olası değişimleri tespit etmeyi amaçlıyoruz” dedi. Prof. Dr. Tanır, çalışmaya Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Fonu tarafından finansal destek sağlandığını sözlerine ekledi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°