İNCİRLİK RUSYA
Manşet Haber 17.08.2016 00:26:47 0

İNCİRLİK RUSYA'YA VERİLİR Mİ?

İNCİRLİK RUSYA'YA VERİLİR Mİ?

Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Uluslararası Komiteleri, Türkiye'nin İncirlik hava üssünü Rus hava kuvvetlerinin Suriye'de terörle mücadele operasyonları sırasında kullanmasına izin verebileceğini bildirdi.

ODATV.COM’un haberine göre, Rusya Federasyon Konseyi Uluslararası Komite Üyesi İgor Morozov, Rus haber ajansı Ria Novosti'ye yaptığı açıklamada, 'Türkiye Rus Hava Kuvvetleri'nin terörle mücadele operasyonları için İncirlik hava üssünü kullanmasına izin verebilir. Bu Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Rusya'ya doğru atacağı adımların devamı olabilir' ifadesini kullandı.

Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Viktor Ozerov da Türkiye'nin kısa zaman önce Erdoğan ile Putin'in St. Petersburg'daki görüşmesinin ardından böyle bir karar alabileceğini belirtti. Ozerov, Türk liderin Türkiye'nin Rusya'yı Suriye'de terörle mücadelede desteklemeye hazır olduğunu söylediğini hatırlatarak, 'Rusya'nın İncirlik hava üssüne ihtiyacı olmayabilir, fakat bu karar Türkiye'nin Rusya ile terörle mücadelede işbirliği yapmaya hazır olduğunun sözde değil gerçek olduğunu kanıtlayacak' dedi.(Odatv.com)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°