İNSAN HER İSTEDİĞİNİ BAŞARIR
Manşet Haber 23.08.2016 20:22:42 0

İNSAN HER İSTEDİĞİNİ BAŞARIR

İNSAN HER İSTEDİĞİNİ BAŞARIR

Adana(Ulus)--Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, hizmet içi eğitimleri kapsamında Adana Final Okulları yönetici ve öğretmenleriyle bir araya geldi. Öğretmenlerle “Bahçıvan Öğretmenler”, zümre başkanları ve yöneticilerle de “Potansiyeli Performansa Çevirmek” konulu seminer  verdi.

“Bahçevan Öğretmen” konulu seminerinde öğretmenlik mesleğinin incelikleri hakkında konuşan Acar Baltaş,  öğretmenlerin kişilerin hayatında önemli izler bıraktığını belirterek, bu konuda doğru bir yol haritası çizmek ve kurumsal kimlikle ortak bir dille hareket etmenin önemine değindi.

Öğretmenlere, bir bahçıvanın bahçesine baktığı özenle öğrencilere yaklaşımda bulunmalarını tavsiye eden Baltaş, “Çünkü bir bahçıvan, ‘Ey kaktüs sen dikenlisin, niye bu menekşe gibi sevimli değilsin veya bak elma ağacı meyve verdi ey armut sen neyi bekliyorsun?’ demez. Her bitkiye ihtiyacı kadar su verir, bakımını yapar, gerekiyorsa destek verir gerektiğinde de budar ama hepsine ayrı ve ihtiyacı doğrultusunda bir özen gösterir” diye konuştu.

Seminerde çocuk-aile, öğretmen-öğrenci ilişkileri üzerinde duran Baltaş, “Çocukları değerlerle yetiştirmek istiyorsanız, gündelik olayları değerler çerçevesinde yorumlayın. Çocuklara sınavdan hangi notu aldığını soracağınıza bu hafta kime iyilik yaptığını sorun. Çocukların değeri başarıyla özdeş olmamalı, başarısızlık da değerlidir. Onlara başarılı ve mutlu olmanın değil, dünya için iyi insan olmanın erdem olduğunu aşılayın. Dünyada en iyi olmak değil, dünya için en iyi olmak önemlidir. Çocukların güzelliğini, aklını övmeyin gayretini, çabasını övün ve sağlıklı gelişebilmeleri için mutlaka onlara sorumluluk verin.” diye konuştu. BALTAS (2)

Zümre başkanları ve yöneticilerle de bir araya gelen Baltaş, “Potansiyeli Performansa Çevirmek” konulu seminerde potansiyelin hayata yansıtıldığı ölçüde başarılı olunacağına dikkat çekti. Baltaş, potansiyelin performansa çevrilmesinde yapılan işin yürekten yapılmasının zorunluluk olduğuna işaret ederek, “Kişi o kurumda çalışıyor olmaktan dolayı gurur duymalı, kurum değerlerini benimsemiş olmalı, hedeflerinde heyecan duymalıdır. İnsanların yaptığı işleri sevmesi o kadar kolay değildir. Yaptığı işi sevmesi için insanın varlık sebebiyle yaptığı iş arasında köprü kurması lazım.” dedi.

“Başarı hep isteyenindir ama her isteyen başaramaz. İnsan her istediğini başarır, yeter ki istesin diye bir şey yoktur. Herkes her işi başaramaz. Kişiden doğru şey beklemek gerek.” diyen Prof. Dr. Acar Baltaş, “Sorduğunuz sorular odağımızı belirler. Odağımız, gerçeğimiz olur. Hayatta neyi ararsanız onu bulursunuz. Enerjinizi nereye koyarsanız, hayat orada gelişir.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Acar Baltaş’ın seminer programları Baltaş Grubu’ndan Dr.Tahsin Birgen ve Leyla Kolukısa’nın zümre başkanları ve yöneticilerle 4 gün süren “Duygusal Zeka Temelli İlişki Yönetimi”, “Proaktif Davranış”, “Lider Olarak Ben” ve “Bilgi Çağında Eğitim Yöneticiliği” konulu eğitimlerle devam etti.

Final Okullarının tiyatro salonunda düzenlenen seminere Final Eğitim Kurumları Genel Müdürü ve Adana Final Okulları Kurucusu Şevket Ertem de katıldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°