“İNSANIN EN TEMEL HAKKI YAŞAM HAKKIDIR”
Manşet Haber 21.08.2016 22:17:27 0

“İNSANIN EN TEMEL HAKKI YAŞAM HAKKIDIR”

“İNSANIN EN TEMEL HAKKI YAŞAM HAKKIDIR”

Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, Gaziantep’te son yaşanan terör saldırıyla ilgili “İnsanın en temel hakkı yaşam hakkıdır. Diğer hak ve özgürlükleri kullanabilmek için yaşam hakkının güvence altında olması, toplumsal huzur ve barış ortamının sağlanması ve asgari koşulların hazırlanması devletin öncelikli görevleri arasındadır” dedi

Dünya egemenlerinin Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar 22 ülkenin yönetim şeklini ve sınırlarını yeniden belirleme sürecinde olduklarına dikkat çeken Av. Çıtırık, “Haritası cetvelle çizilmiş, etnik köken ve mezhepsel ayrılıkların ön plana çıkartıldığı Ortadoğu'daki yaşanan çatışmalar ve iç savaşların yansımaları ülkemizi de sınır komşuluğu nedeniyle de doğrudan etkilemiştir” diye konuştu.
Ülkemizde siyasi iktidarın, komşu ülkelerde yaşanan iç sorunlara, o ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına saygı duyarak yaklaşmak yerine, maceracı, öngörüsüz ve komşuluk hukukuyla bağdaşmayan politikalar izleyerek bölgede yaşanan yangını daha da hızlandırdığını ifade eden Av. Çıtırık, “Özellikle rejim muhalifi olan çeşitli terör örgütlerinin lojistik, ikmal, askeri araç-gereç, ilaç vb şeklinde desteklenmesi ile ülkemiz Ortadoğu bataklığına saplanmıştır” dedi.
Bu terör örgütlenmelerinin ilerleyen süreçte artık ülkemizi de hedef almaya başladıklarını aktaran Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, “Sınırlarımıza yakın yerlerde siperler kazılırken, bayrakları dikilirken siyasi iktidar izlemeye devam etmiştir. Hatta eski bir başbakan , canlı bombaların listesi elimizde ama eylem yapmadan yakalayamıyoruz bile diyebilmiştir.
Daha sonra ülkemiz, terör örgütü olarak ismi bile anılmayan, insanlık suçu işlemeye devam eden, yaşam hakkını, huzur ve barışı hedef alan bu terör örgütlenmesinin Diyarbakır,Suruç, Ankara, İstanbul,Bursa , Gaziantep ve Kilis bombalı saldırı ve katliamlarını yaşadı.Sorumluluk, görev ve yetki sahibi olanlar tedbir ve çözüm Üretmek yerine , daha çok terörü lanetleme ve kınama ile yetinmişlerdir.Ülkemizin sınırları yol geçen hanına dönüşürken, güvenlik ve istihbarat açığının giderilmesi yönünde adımlar atılmamıştır” şeklinde konuştu.
Av. Çıtırık, yazılı açıklamasına şöyle devam etti:

“Artan terör saldırıları, kan , gözyaşı,ölümler sıradanlaşmış, kanıksanmış ve günlük yaşamın ayrılmaz parçası haline dönüşmüştür.
Dün gece terör ; bir mutluluk paylaşımı olan düğünde bulunan yurttaşlarımıza yönelmiştir. 50 yurttaşımız yaşamını yitirirken, 80 civarında yurttaşımız çeşitli şekillerde yaralanmışlardır.Öncelikle yitirdiğimiz insanlarımıza rahmet diliyoruz, ailelerine ve ülkemize başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.Yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Gaziantep Baro Başkanlığımız uzun bir süredir IŞID terör örgütünün , Gaziantep'i üs edinmesini, bu ildeki örgütlenmesini, saldırı, katliamlardaki yerini çok kez kararlı bir şekilde dile getirmesine rağmen, bu uyarıların da dikkate alınmadığı ortadadır.
Ülkemizin dört bir yanı yangın yerine dönüşmüş, terör örgütlerinin toplumsal huzur ve barışı, yaşam hakkını hedef alan saldırıları her geçen gün artarak devam etmekte,terörün nerde, ne zaman, ne şekilde karşımıza çıkacağı belirsizliğini korumaya devam etmektedir.
Siyasi iktidar, her zamanki gibi yaşanan katliamlardaki yayın yasağı anlayışını sürdürmüştür.Toplumun bilgi edinme, haber alma hakkına yayın yasağı getirilmesinin bir faydası yoktur. Açıklık, denetlenebilirlik ve hesap verilebilirlik ilkeleri hakim kılınarak bu olaylara yaklaşılmalıdır.Yayın yasakları ;sadece bu tür olayların üstünün kapanmasına ve unutulup gitmesine neden olmaktadır.
İnsanlık suçu olan terörü gerçekleştiren tüm terör örgütlenmelerini, terörün her türlüsünü, Terörden yarar umanları kınıyoruz, lânetliyoruz.

Dileğimiz ; ülkemizin, insanlarımızın bölünme ya da iç savaş sürecini yaşamamasıdır.Sorumluluk, yetki ve görev sahipleri akan kanın durdurulması için gereken tedbir ve çözümleri artık vakit geçirmeksizin yaşama geçirmelidirler.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°