İran Karpuzu Sofralarımızda
Manşet Haber 14.04.2015 15:15:17 0

İran Karpuzu Sofralarımızda

İran Karpuzu Sofralarımızda

iran_karpuzu_adana (2)Çukurova'da turfanda karpuzun çıkmasına 1 ay kala, İran'dan ithalatına izin verilen karpuzun üreticiye darbe vurdu. Üretici, tedbir alınmasını istedi.

Çukurova'da yılda yaklaşık 800 bin tona yakın karpuz üretiminin en büyük bölümü Adana’da yetiştiriliyor. Karpuz turfanda olarak ilk  Adana'nın Tuzla Köyü'nde yetiştiriliyor. Ziraat Odası Saşkan Yardımcısı Cahit İncefikir, üreticinin ithalatına izin verilen bazı sebze ve meyveler nedeniyle zarar gördüğünü söyledi. Adana'da şubat ayından itibaren satılan karpuzun İran'dan geldiğini belirten Cahit İncefikir, bu yüzden turfanda mantığının tamamen bittiğini vurguladı. Türkiye'de üretilen 4 milyon ton karpuzun neredeyse dörtte birini üreten Çukurova çiftçisinin, İranlı üreticilerin piyasaya sokulmasıyla zor durumda kaldığını anlatan İncefikir, 'Adana karpuzu mayıs ayının sonunda toplanacak. Ancak İran karpuzu yaklaşık 2 aydır Adana'da satılıyor. İran'dan gelen yeşil biber ve kemer patlıcan da semt pazarları ve marketlerdeki tezgahlarda yer buluyor. Öyle olunca bizim üreticimizin ürünün fiyatı daha dalındayken düşüyor' dedi. İranlı üreticilerin, Türkiye'ye gönderilen ürünlerde hangi kimyasalları kullandığının bilinmediğini kaydeden İncefikir şöyle devam etti:cekirdeksiz_karpuz
'Türkiye'de kontrollü bir mekanizma var. Ama İran'da böyle bir uygulama var mı, yok mu bilmiyoruz. Karpuzun üzerinde yasak olan veya zararlı bir ilaç kalıntısı olabilir. Biz oradaki üreticilerin nasıl denetlendiğini bilmiyoruz. Tüketici bilmediği bir ürünü kullanmaması gerekiyor. İran, Türk üreticisi için çok büyük tehdit oluşturuyor. Bu yüzden önlem alınması gerekiyor. Ayrıca İran'ın iklimi, erkenci sebze ve meyve için uygun olmasının yanı sıra yakıt ısıtmalı seralarda üretim yapıyorlar. Orada yakıtın çok ucuz olması nedeniyle bizim çiftçimizin rekabet şansı tamamen bitiyor. Onlar da bu fırsatı kullanarak bizim piyasamıza erken giriyorlar. Ancak hiç kimse buna ses çıkarmıyor.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°