Manşet Haber 31.10.2018 09:29:00 0

'İŞ ÂLEMİ İÇİN GELECEK SIKINTILI “

'İŞ ÂLEMİ İÇİN GELECEK SIKINTILI “

Adana Ticaret Odası Başkanı Atilla Menevşe, ekonominin istikrar kazanması ve çalkantılardan kurtulması adına hükümetin aldığı kararları desteklediklerini belirterek,”Bilhassa açıklanan Yeni Ekonomik Program stratejisini Türkiye'nin ekonomisinde köklü değişiklikler öngördüğü için benimsiyor ve takdirle karşılıyoruz. Ancak yaşadığımız sıkıntıların iş aleminin geleceğe bakışında ve beklentilerinde olumsuzluklar yarattığını da söylemeden geçemeyiz. Yüksek faiz ve yüksek kur, malların fiyat maliyet dengesini bozdu, yaratılan işletme karı çoğu zaman faiz giderlerini karşılayamıyor, piyasalar daraldı, cirolar ve karlar azaldı, finansa ulaşmada sıkıntı çekiyoruz' dedi.
Ticaret Odası'nın Olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı İsmail Acı Başkanlığında yapıldı. Acı; '12-13-14 Ekim tarihlerinde Adana lezzet festivali etkinliğinin 2. sini gerçekleştirdik, ulusal ve yerel basında fevkalade olumlu tepkiler alan ve ilimizin tanıtımı açısından reklam değeri tartışılamayacak kadar büyük bu organizasyon için Odamız büyük özveriyle çalıştı' dedi.
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, son 3-4 aydan beri ekonomideki parametrelerin dalgalanarak yükselen bir trendini yaşadıklarını, son 20 günden beri de faiz ve kurların dört ay öncesine göre oldukça yüksek ancak dengeli hale geldiğini gördüklerini ifade etti. Menevşe şöyle konuştu:
“Dengeli hale gelmesinde Hükümetimizin gayretlerini takdirle karşılıyoruz. Bu dönemde Maliye ve Hazine Bakanlığı'nın başlattığı enflasyonla mücadele kampanyasına Türkiye'deki tüm Odalar ve Borsalar olarak, üyelerimizin sattıkları ürünlerine %10 indirim yapmaları hususunda çalışmalarımızı başlattık. Ekonomimizin istikrar kazanması ve çalkantılardan kurtulması adına Hükümetimizin aldığı kararları destekliyoruz. Bilhassa açıklanan Yeni Ekonomik Program stratejisini Türkiye'nin ekonomisinde köklü değişiklikler öngördüğü için benimsiyor ve takdirle karşılıyoruz.
Bu suretle ihmal edilen üretime, bilhassa orta yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerinin üretimine önem verilmesi, ithal edilen malların Türkiye'de üretilmesi ve ihracatın arttırılmasına yönelik esaslar dikkat çekici. Bunlar ancak, yaşadığımız bu günlerin sıkıntıları; iş aleminin geleceğe bakışında ve beklentilerinde olumsuzluklar yarattığını da söylemeden geçemeyiz. Yüksek faiz- yüksek kur, malların fiyat-maliyet dengesini bozdu. Yaratılan işletme karı faiz giderlerini çoğu zaman karşılayamıyor. Piyasalar daraldı, cirolar ve karlar azaldı. Finansa ulaşmada sıkıntı çekiyoruz. Finans sektörü, reel sektöre şaşı bakıyor. Burada kamu bankalarını ayırt etmek istiyorum. Taze krediye erişim mümkün değil. Eski kredilerin yenilenmesinde nazlı davranılıyor. Krediye ulaşmada zorlanan işletmeler birbirlerine olan borç ve alacaklarını erteleyerek nakit sıkıntılarına çare olmaya çalışıyorlar.
Borçların yeniden yapılandırılmasında öngörülen çerçeve anlaşması 100 Milyon TL üstündeki borçlar içindir. Ancak 100 Milyon TL'nin üzerinde borcu olan firma sayısı çok fazla değildir. Bilhassa KOBİ ölçekli işletmelerde borç miktarı 100 Milyon TL'nin altındadır. Şimdi bu KOBİ'lerin borçlarının yeniden yapılandırılması söz konusu olmayacak mı? Bu limitin 15 Milyon TL olarak aşağılara çekilmesini ve en önemlisi çerçeve anlaşmasının yasal hale gelmesini bekliyoruz. BSMV gibi kredinin maliyetini artıran unsurlara bir süre ara verilmesini hatta faiz iade sisteminin getirilmesini talep ediyoruz. Konkordato taleplerinin artması piyasalarda tedirginlik yaratıyor. Borçların yeniden yapılandırılmasının yasal hale getirilmesi, konkordato yerine ikame edilmesi düşünülmeli. Bugünlerin atlatılmasını ekonomimizin çarklarının sağlıklı olarak dönmesi için gereken tedbirlerin alınacağına inancımız da tamdır.”

2. Meslek Komitesi adına söz alan Sedat Şenyürek ve Cemal Akın son günlerde meyve sebze fiyatları ve değiştirilmesi düşünülen Hal Kanunu ile ilgili olarak Meclise görüşlerini açıkladı. Şenyürek ve Akın şöyle dedi:
' Ülkemizde ve tüm dünyada hallerin hiç biri tekel değildir. Komisyoncu, üreticinin yetiştirdiği ürünü arz ve taleplere göre değerlendirir ve üretici ve tüketici arasında köprü görevi görüp, fiyatı dengeler, yani bir nevi borsa görevi görür. Tarımın yoğun olduğu bölgeler olan Adana, Mersin, Antalya, Bursa ve İzmir’de komisyonculuk yapan arkadaşlarımız her konuda çiftçinin sigortası gibidir.
Üretimden hasada kadar üreticiye her aşamada maddi destek verip o ürünün yetişmesine, hasadına, ürünlerin satışında ve tahsilatta üreticinin malının güvencesi ve garantörü olurlar. Bunun dışında da başta en önemli tüketim bölgesi olan İstanbul ve Ankara olmak üzere, diğer illerimizde komisyonculuk yapan arkadaşlar, üretim bölgesinden gelen ürünleri pazarlar ve parasını vadeli veya nakit tahsil ederek üreticiye verir. Komisyoncu olmazsa üretici malını pazarlamada ve parasını almakta sıkıntı yaşar. Bunun geçmişte çok örnekleri vardır. Ürününü tarladan satıp parasını tahsil edemeyen birçok üreticinin zor durumda kaldığını biliyoruz.
Sebze ve meyvede komisyonculuk kaldırılırsa, birçok çiftçimiz üretim bölgesinde avans almayıp, ekim ve dikim yapamayacaktır. Bu da üretimin azalmasına ve dolayısıyla o ürünün pahalı olmasına sebebiyet verecektir.
Haller meyve ve sebze için borsa görevi görmektedir. Ürünlerin aynı ilde toptancı hallerinin dışında farklı yerlerde satışının yapılması durumunda ise arz ve talep dengeye gelemeyeceği için farklı fiyatlar ortaya çıkacaktır. Bu durumda ürünlerin gerçek tonajı tahmin edilemeyeceğinden dolayı arz ve talep ortadan kalkacak, dolayısıyla her isteyen o ürünü dilediği fiyatlara farklı yerlerde satabilecek, bu da fiyatların yükselmesine sebep olacaktır. Oysa ki tüm ürünleri bir noktada alıcı ve satıcı ile buluşturmak, arz ve talebi karşılaştırarak o ürünün gerçek fiyatlarını ortaya çıkarır.
Öncelikle ülkemizde sebze ve meyvede % 40 olan kayıt dışı ürün satışlarının önlenmesi gerekmektedir. Bununla alakalı yasal düzenleme vardır ama maalesef denetim yetersizdir. Eğer bu korsan satışlar önlenip, hallere o ürünlerin hepsinin gelmesi sağlanıp, alıcı ve satıcı tek bir noktada buluşursa fiyatlar gerçek değerini bulacak, üretici ve tüketici mağdur olmayacaktır.
Barkod ve karekod sistemi ile hallerin bir kez daha önemi ortaya çıkacak, fiyat artışlarının hallerden kaynaklanmadığı görülecektir. Devletin vergi, stopaj, KDV kaybı, belediyenin de rüsum kaybı yaşanmayacak ve haksız rekabet önlenecektir.
Devletimizin son günlerde hizmete sunduğu barkod ve karekod sistemiyle isteyen her vatandaşımız telefonuna indireceği HKS (hal kayıt sistemi) uygulaması ile o ürünün künyesini görebilecektir. Ürünü yetiştiren kişi, yetiştirildiği yer, ürünü pazarlayan kişi, alış fiyatı, satış fiyatı gibi bilgilere ulaşacaklardır. Bunun çok güzel uygulama olduğunu ve bu uygulamaya emek veren devletimizin yetkililerine buradan esnaf arkadaşlarım adına teşekkür ederim.
Bizler de komisyonculuğumuz dışında herkes gibi tüketiciyiz. Evimize sebze ve meyve aldığımız zaman ya marketlerden ya da pazar yerlerinden alışverişimizi yapıyoruz. Pazar yerlerine alışverişe gittiğim zaman pazarcı arkadaşlarımızın satışlarını toptancı hallerdeki fiyatlarla karşılaştırdığımda gerçekten makul fiyatlara sattıklarını görüyorum.
Sizlere bahsetmek istediğim bir konu var. Dünyada hiç bir ürün tarladan hasat edildiği gibi tüketicinin sofrasına doğrudan gelemez. Tüketicinin sofrasına gelinceye kadar bir çok ara kademeden geçmesi gerekir. Bunlar üretim aşamasında; toprağın hazırlanması, topraktaki zararlılarla mücadele için ilaç (dövizle yurtdışından geliyor), tohum (bir çoğu dövizle yurtdışından geliyor), fide yetiştiriciliğinde torf ve ilaçlama (yurtdışından geliyor) , ekim ve işçilik, periyodik olarak bakım gübreleme, ilaçlama (dövizle yurtdışından geliyor), hasatta, işçilik ve mazot, elektrik, su (fiyatlarına zam geldi).
Yani söylemek istediğim hiç bir şey emeksiz olmuyor, değerli çiftçi kardeşlerimiz bu işe gece gündüz demeden maddi ve manevi emek veriyorlar.
Hasattan sonra ise ürünün pazarlama aşamasında: Navlun, ambalaj ve işçilik, kasa, karton mukavva, rüsum, Stopaj, KDV aşamaları var. Ayrıca soğuk hava deposu maliyeti de ekleniyor. Pazarlama kanalında yukarıda saydığım kademeler olmaz ise ürünün tüketicinin sofrasına gelmesi çok zor. Bunların da doğal olarak bir maliyeti var.
Hepinizin bildiği üzere bölgemiz tarım ve tarıma dayalı sanayiye bağlı ekonomik bir yapıya sahiptir, bu nedenle Adana'yı ve tarımın önemini her geçen gün daha iyi bilmeli ve bunların uluslararası tanıtımın yapılmasının sağlanması ve anlatılması gerektiğine inanıyorum. Ülkemizin zor dönemlerden geçtiği bu günlerde daha çok çalışmak fedakarlık yapıp aza kanaat etmek ve daha çok üretmek gerektiği düşüncesindeyim. Beni dinlediğiniz hepinize çok teşekkür ediyorum'

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 15.2°