İş ve işçi Sağlığının en büyük buluşması Adana’da gerçekleşiyor
Manşet Haber 29.03.2015 12:06:03 0

İş ve işçi Sağlığının en büyük buluşması Adana’da gerçekleşiyor

İş ve işçi Sağlığının en büyük buluşması Adana’da gerçekleşiyor

Adana(Ulus)--TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen  İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresinin 8.’ncisi bu yıl 16-18 Nisan 2015 tarihleri arasında Adana’da  Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Anfisi’nde yapılacak.

2 yılda bir Adana’da gerçekleştirilen Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi  ile ilgili hazırlıkların tamamlandığını ifade eden MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı, İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin çalışma yaşamının en temel unsurlarından biri olduğunu ifade etti. Atıcı şöyle dedi:

“İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; “sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanması, çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel sağlıklarının korunması, üretimin devamlılığının sağlamasıdır.

İŞ KAZALARI ÖNLENEBİLİR

Ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve dünyada ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almaktadır.Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının %98’ i, meslek hastalıklarının %100’ ü önlenebilir iken; gerekli önlemler alınmadığı için ne yazık ki her yıl iş kazaları ve meslek hastalarından dolayı birçok ülke nüfusuna denk sayıda insan hayatını kaybetmektedir. İş kazalarının önemli bir bölümünün kayıt altına alınmadığı gerçekliği bir yana, meslek hastalıkları neredeyse hiç kayda alınmamaktadır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak; bir meslek örgütü olmanın sorumluluk ve bilinciyle; 1.sini 2001 de düzenlediğimiz ve 2015’ de ulusal çapta gerçekleştireceğimiz bu büyük buluşmada amacımız; emekten, halktan yana bir meslek örgütü olmanın bilinci ve sorumluluğuyla, bu ekonomik ve toplumsal sorunu her boyutuyla bir kez daha tartıştırıp ortaya çıkan çözümleri kamuoyunun ve yetkililerin bilgisine sunmaktır.”

Atıcı, Türkiye’de iktidarın işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yeterince önlem almadığını, çıkarılan yasaların da daha çok işverenleri destekleyen nitelikte olduğunu, işçi sağlığı iş güvenliği sektörünün piyasalaşmasına neden olduğunu öne sürdü.  Atıcı, bu konuda da şu bilgileri verdi:

“Adana’da 16-18 Nisan’da gerçekleştirilecek 8. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresine kendi alanında uzman,  ilgili, yetkili  kim varsa herkesi konuk ettik. Bu kongre,  işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında  Türkiye’nin en büyük buluşmasıdır.  Mühendisinden, iş güvenliği uzmanına  iş yeri hekimine,  hemşiresinden avukatına,  akademisyeninden kamudaki bürokratına  her kesimden konunun ilgilisi  paydaşı olanherkes  geliyor. Bu alandaki sorunların tartışılarak çözüm önerilerinin ele alındığı, bilgilendirmelerin  yapılmaya çalışıldığı bir platform. Türkiye açısından da önemli bir kongre” dedi.

8. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresine, Uluslararası Çalışma Örgütü(İLO), Türk Tabipler Birliği, DİSK, TESK, KESK, Hak-İş,   Bilim adamları, Meslek Kuruluşlarının temsilcileri katılıyor.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°