İşçi de İşveren de Başımızın Tacı
Manşet Haber 14.03.2014 00:04:45 0

İşçi de İşveren de Başımızın Tacı

İşçi de İşveren de Başımızın Tacı

orhan_bayram_chp_isciler14 (1)Yüreğir’deki Metal Sanayi Sitesiyle, bazı tekstil işletmelerini gezen CHP Yüreğir Belediye Başkan Adayı Orhan Bayram, “İşçimiz de işverenimiz de başımızın tacı. Yüreğir’de gençlerimize iş imkânı sağlayacak her türlü yatırımın destekçisi olacağız” dedi.

Orhan Bayram, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’la birlikte gittiği Metal Sanayi Sitesi’ndeki toplantıda esnafa hitap etti. Bayram, Sanayi Sitesi’nin yerinin son yıllarda çok değerli hale gelmesinin rantçıların iştahını kabarttığını belirterek; “Burada esnafımızın hakkını sonuna kadar koruyacağız ve her zaman yanlarında olacağız” diye konuştu.

Metal Sanayi Sitesi’nin Türkiye’deki sanayinin gelişiminde tarihsel bir öneme sahip olduğunu, buradaki ustaların ürettiklerinin bugünkü gelişmiş sanayinin çekirdeğini oluşturduğunu belirten CHP Yüreğir Belediye Başkan Adayı Orhan Bayram, “Sizlerin sorunlarınıza vakıfım. Çünkü ben Yüreğir’in öz çocuğuyum, hem de ben de sizin gibi elimi taşın altına koymuşum, üretim yapıyorum. Sizin yeriniz son yıllarda çok değerli hale geldi. Buralar, Yüreğir’in en değerli bölgesi oldu. Bu da bazı rantçıların iştahını kabartıyor. Sizin şehir dışına taşınma planlarınız nedeniyle boşalacak bu yerlerinizi ucuza kapatmaya çalışıyorlar. Ama yağma yok. Eğer burada bir rant varsa, bundan yıllardır burada mal sahibi olan benim sanayici esnafım kazanacak:” diye konuştu.

Bayram, daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’la birlikte sanayi sitesini gezdi. Site esnafıyla tek tek tokalaşan, hatırlarını soran Oran ve Bayram gördükleri küçük çocuklarla ve genç çıraklarla da sohbet etti.orhan_bayram_chp_isciler14 (2)

TEKSTİL İŞÇİLERİYLE BİRLİKTE

CHP Yüreğir Belediye Başkan Adayı Orhan Bayram, daha sonra Yüreğir’in gururu olan sanayi işletmelerinden POLOPARK Tekstil İşletmeleri’ne giderek işçi ve işverenle görüştü. İşletme sahibi Mahmut Sözütek’le görüştükten sonra tekstil işçileriyle bir araya gelen Orhan Bayram, onlara; “ Sizler ipliğe, kumaşa can veriyorsunuz. Sizlerden isteğim, o üretken ellerinizle 30 Mart’ta sandığa gidin ve bundan sonra Yüreğir’in gelecek beş yılına imzanızı koyun. Bir beş yılımız heba oldu. Hayat o kadar uzun değil. Çağdaş bir Yüreğir için ikinci bir beş yılımız da heba olmasın.Yüreğir’deki işçilerimiz de işverenimiz de başımızın tacı. Yüreğir’de gençlerimize iş imkânı sağlayacak her türlü yatırımın destekçisi olacağız.  Yüreğir’de hem üretim tesislerini teşvik edip geliştirmek, hem de sizler gibi emekçi kardeşlerimizin yaşamlarını kolaylaştırmak için çalışacağız” diye seslendi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°