İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Maliyet Unsuru Görülüyor
Manşet Haber 4.04.2013 11:09:08 0

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Maliyet Unsuru Görülüyor

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Maliyet Unsuru Görülüyor

TMMOB Makine Mühendisleri Odası Adana Şubesi Koordinatörlüğünde düzenlenen 7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi 18-20 Nisan tarihleri arasında Adana’da yapılacak.

hatici_mmoMMO Adana Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Atıcı,  2001 yılından beri Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’ni Adana’da düzenlediklerini bu yılda 7.sini gerçekleştireceklerini ifade etti. Kongre hakkında bilgi veren MMO Adana Şube Başkanı Atıcı, “Kongrede yer alacak, 35 Sözlü Bildiri, 55 Poster Bildiri, 1 Açılış Paneli, 12 Özel Oturum İle Toplam 25 Oturumda,  amacımız; emekten, halktan yana bir meslek örgütü olmanın bilinci ve sorumluluğuyla bu ekonomik ve toplumsal sorunu her boyutuyla bir kez daha tartıştırıp ortaya çıkan çözümleri kamuoyunun ve ilgili yetkililerin bilgisine sunmak görevini yerine getirmektir.” dedi.

Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliğinin maliyet unsuru olarak görüldüğünü, bu yüzden de iş kazalarının arttığına dikkat çeken  Atıcı, şöyle konuştu:

“Ülkemizin sanayileşme kalkınma politikalarında ucuz işgücüne dayalı ve katma değeri düşük, emek yoğun, kaynak yoğun süreçlere dayanan, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin maalesef bir maliyet unsuru olarak görüldüğü ve bu yüzden iş kazalarının giderek arttığı, bir sanayileşme modelinden vazgeçilmelidir. Araştırma geliştirmeye kaynak ayıran, katma değeri, artı değeri yüksek ürünlere yönelen bir sanayileşme modeli, gelişkin bir sanayi toplumunu, refah devletini, demokrasisi daha güçlü bir ülkeyi ve insanına çalışanına değer veren bir toplumu beraberinde getirecektir. Bağımsızlık, sanayileşme, demokratikleşme, refah toplumu birbirinden ayrılamaz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusu tüm dünyada önemli bir problem olarak karşımıza çıkan, bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biridir.

Sağlık ve güvenlik, sosyal gelişmenin en temel öğelerindendir. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Çalışma yaşamında yer alan çalışanların sağlıklarının korunması, güvenliklerinin sağlanması için yapılan çalışmalara işçi sağlığı, iş güvenliği diyoruz.  Ancak bugün Dünya ve Ülkemizde bu kavramın içeriğinin doldurulamadığını,  görüyoruz.

ÇALIŞANLARIN SAĞLIĞI KORUNMALI

İşçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; çalışma yaşamında çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır.

Bilim, teknoloji ve sanayileşme toplumsal gelişim ve değişimin temel dinamikleridir. Bilim teknolojiyi, teknoloji ise katma değeri, artı değeri yüksek sanayileşmeyi geliştirerek, refah toplumunu ve ülke demokrasisinin düzeyini yükseltir.

 

Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir. İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez.”

BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesin 23. Maddesinde 'Herkesin, kendi özgür seçimiyle belirlediği bir işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır” ifadesini anımsatan MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı, iş kazalarından yüzde 98, meslek hastalıklarının tamamının önlenebilir olduğuna dikkat çekti ve açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“İSG çalışmalarının amacı, 'Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak, çalışanları sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak, üretimin devamlılığını sağlamak ve verimi artırmak' , Temel İlkesi ise: 'Hiç kimse zarar görmemeli, mal ve eşya hasara uğramamalıdır' şeklinde özetlenebilir.

MESLEK HASTALIKLARI ÖLÜMLERİ

ILO rakamlarına göre: Dünya’ da 1,2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında bir işgücü bulunmaktadır. Dünya’da her 15 saniyede bir işçi, her gün yaklaşık 6 bin işçi iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünyada her yıl yaklaşık olarak 360 bin kişi iş kazası, 1milyon 950 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmektedir.

YILDA 2 MİLYON S AAT İŞ KAYBI

SGK verilerine göre; Türkiye'de günde; yaklaşık 200 iş kazası olmakta,  iş kazaları sonucu, 4-5 kişi hayatını kaybetmekte, 6 kişi ise iş göremez hale gelmektedir. Çalışma yaşamında 2 milyon iş günü kaybı yaşanmaktadır. Ülkemiz iş kazalarında Avrupa ve Dünya’ da ilk sıralarda; ölümlü iş kazalarında ise Avrupa’da birinci, Dünya’ da üçüncü sırada yer almaktadır. Toplam 23 milyon kişilik bir istihdama sahip olduğumuz ve sadece 9 milyon kişinin yani çalışanların sadece %40 ının sigortalı ve kayıt altında olduğu düşünülürse ülkemiz için bu rakamların çok daha dramatik olduğunu da tespit etmek gerekir. İş kazalarının önemli bir bölümünün kayda alınmadığı gerçekliği bir yana, meslek hastalıkları ise hemen hemen hiç kayda alınmamaktadır.

İŞ KAZALARI ÖNLENEBİLİR

Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının %98’ i, meslek hastalıklarının %100’ ü önlenebilir iken; üzülerek belirtmek gerekir ki ülkemizin bu kanayan yarası ya çok sayıda insanımızı kaybettiğimiz büyük kazalarda, ya da Tuzla tersaneleri gibi sürekli olarak iş kazalarının yaşandığı bölgelerle ilgili haberlerle gündeme taşınıyor. “

BAKAN ÇELİK DAVET EDİLDİ

 

Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisinde 18-20 Nisan 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek 7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresine  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik , Vali Hüseyin Avni Coş, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar,  İLO Türkiye Temsilcisi Ümit Efendioğlu ve MMO Başkanı Ali Ekber Çakar’ın katılarak birer konuşma yapmaları bekleniyor.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°