İŞKAD yönetimi İMO’da
Manşet Haber 1.10.2012 10:54:10 0

İŞKAD yönetimi İMO’da

İŞKAD yönetimi İMO’da

Adana(Ulus)--İş Kadınları Derneği (İŞKAD) Başkanı Av. Elif Doğan Türkmen, kadınların sadece iş yaşamında değil yerel yönetimler, oda ve borsa yönetimleri ile siyasette de etkin rol üstlenmesi gerektiğini bildirdi.
İŞKAD Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır ve Yönetim Kurulu’nu ziyaret eden Av. Türkmen, kadınlar sayesinde dünya çapında ekonomik atılım gerçekleştiren Güney Kore’yi örnek gösterdi. Kadınları evde oturan toplumların ekonomik ve demokratik kalkınmayı gerçekleştiremeyeceğini vurgulayan Av. Türkmen, “Kadınlar geçmişten günümüze uzanan mevcut statünün dışına çıkmalıdır” dedi.
Adana’nın gelişimine katkı koyan tüm kurumları ve sivil toplum örgütlerini çeşitli zamanlarda ziyaret ettiklerini kaydeden Av. Türkmen, şunları söyledi:
“Gönüllü bir sivil toplum örgütü olarak Adana’ya hizmet etme amacını taşıyoruz. Kadınların yer aldığı kurumları da farklı vizyona taşımak istiyoruz. İş, siyaset ve ekonomi alanında kadına kadın olduğu için değil önder kişiliği nedeniyle değer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İŞKAD olarak ekonomi sayfalarında altyapısı güçlü haberlerle yer almak için çıktığımız yolda hızla ilerliyoruz. Adana kamuoyunda projelerimizle konuşulmak için çaba harcıyoruz. Bu kapsamda devam eden girişimcilik kursumuzun yanı sıra ön elemeden geçen AB hibeli iki proje üzerinde yoğunlaştık. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin ortaklığında kadına şiddetin önlenmesine yönelik yeni bir projeyi hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Desteğe muhtaç liseli gençler için de yoğun bir proje hazırlığımız var. İnsan Hakları ve Demokrasi konusunda da proje geliştiriyoruz.”

“KENTLERİ YÖNETENLER PLANI SEVMİYOR”
İMO Şube Başkanı Abdullah Bakır ise kadınların iş dünyasının başında olmasının farkındalık yarattığını vurguladı. İŞKAD’ın başarısının yükselerek devam etmesini mutlulukla izlediğini ifade eden Bakır, “Kentleri oluşturan kentliler sorunlara ortak sahip çıkmalıdır” dedi.
İMO’nun, mimar ve mühendis odalarının kendilerini ilgilendiren konularda yerel yönetimleri bilgilendirmeye, bilinçlendirmeye gayret gösterdiğini söyleyen Bakır, “İŞKAD gibi derneklerle sorunlara çözüm aramak bizim işimizi daha da kolaylaştırır. Ortak yürüteceğimiz çok projemiz ve söyleyecek çok sözümüz var. Maalesef kentleri yönetenler planı pek sevmiyor ancak dünya kenti olabilmek için tüm aktörlerle planlı çalışmaları bir zorunluluktur. Adana’da büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Bu yüzden İŞKAD gibi sivil toplum örgütleriyle ortak yürüteceğimiz çok proje olmalı ve siyasileri de bu projelerin içine çekmeliyiz. Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Adana’da da plansızlığın ana nedeni planı sevmeyen yöneticilerin fazla olmasından kaynaklanmaktadır” diye konuştu.
Bakır, kadınların diğer alanlarda olduğu gibi siyasette de sayı olarak çoğalmasının önemli olduğunu sözlerine ekledi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°