İSMET ATLI KARAKUCAK GÜREŞLERİ KOZAN’DA YAPILDI
Manşet Haber 11.10.2021 17:46:43 0

İSMET ATLI KARAKUCAK GÜREŞLERİ KOZAN’DA YAPILDI

İSMET ATLI KARAKUCAK GÜREŞLERİ KOZAN’DA YAPILDI

Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Adanalı Güreşçi İsmet Atlı adına düzenlenen Geleneksel Karakucak Güreşleri’nin 5’incisi Kozan’da yapıldı.
Kozan Belediye Başkanı Kazım Özgan, Türkiye Güreş Vakfı Adana Şube Başkanı Mustafa Dönmez, Atlı Ailesi adına MHP Kozan İlçe Başkanı Nihat Atlı, Eski Milli Güreşçi Hüseyin Atlı, uluslararası ve ülke genelinde önemli başarılara imza atan eski milli güreşçiler, Kozanlılar ve konukların katıldığı 5. Geleneksel İsmet Atlı Karakucak Güreşleri’nin ağalığına Zeydan Karalar seçildi.
Türkiye’nin dört bir yanından çeşitli yaş ve kategorilerde 585 sporcunun katıldığı güreşlerde Başpehlivan İbrahim Bölükbaşı olurken, ikinci Hüseyin Gündüz, üçüncü Fatih Yaşarlı, dördüncü Halil Hapur oldu.

GÜREŞLERİ YENİDEN BAŞLATMANIN GURUNUNU YAŞIYORUZ
Türk Güreşine destek amacıyla dereceye girenlerin ödüllendirildiği törende konuşan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, İsmet Atlı Güreşleri’ni yeniden başlatmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Zeydan Karalar, “İsmet Atlı gibi, Mersinli Ahmet gibi, Ahmet Ayık gibi ve diğer Karakucak Güreşçileri gibi bizim şanlı bayrağımızı gönderlere çekenleri asla unutmamalıyız ve unutmayacağız. Gençliğimizde ve çocukluğumuzda, güreşçilerimiz olimpiyat ve dünya şampiyonu olduklarında, şanlı bayrağımızı göndere çektirdiklerinde duygulanıp ağlıyorduk. İsmet Atlı başta olmak üzere hepsinin ruhları şad olsun” dedi.
UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ

Güreşin ata sporumuz olduğunu hatırlatan Karalar, “Dünyada ‘Türk gibi kuvvetli’ dedirten, ata sporumuzu yapan güreşçilerimizdir. Bunu unutmayacağız ve dünyaya da unutturmayacağız” diye konuştu.
MEHER MARŞI DA BİZİMDİR, İZMİR MARŞI DA…
Güreşleri; Atlı Ailesini temsil eden MHP Kozan İlçe Başkanı Nihat Atlı ile birlikte düzenlediklerini ve aslında bunun Türkiye’nin özlediği bir tablo olduğunu belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar şunları söyledi:

“Türkiye artık bölüştüren ve ayrıştıran siyaset ve siyasetçi istemiyor. Türkiye artık barıştıran, ayrıştırmayan, kucaklayan bir siyaset dili istiyor. Türkiye olarak bunu başardığımızda önümüz açılır. Mehter Marşı da bizimdir, İzmir Marşı da. Biz hepsine sahip çıkıyoruz. Birlikte olduğumuz sürece daha güçlü olacağız. Birlikten kuvvet doğar. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin temellerini o denli sağlam atmış ki; kimsenin bölmeye, Cumhuriyeti yıkmaya gücü bornova escort bayan yetmeyecek.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°