“İşsizlik En Büyük Sorun”
Manşet Haber 17.04.2016 21:49:17 0

“İşsizlik En Büyük Sorun”

“İşsizlik En Büyük Sorun”

‘Halk Günü’ toplantılarını, her hafta Cuma günleri 2 yıldır aralıksız sürdüren Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, vatandaşlarını sorunlarını dinlerken, belediyenin çalışmaları hakkında da bilgiler verdi.standart2-660x330
Çukurova Belediye Başkanlığı görevine, bir dolu projeyle geldiklerini belirten Başkan Soner Çetin, “Halkımızın sorunlarını biliyorduk. Bu sorunları ortadan kaldırmak ve ilçedeki yaşam standartlarını yükseltmek için bir dizi projeler ürettik. Göreve geldiğimiz 24 ay boyunca da, projelerimizin bazılarını hayata geçirdik. Bazı projelerimizin de çalışmaları devam ediyor. Hayata geçirdiğimiz projelerle, Çukurova’da yaşam standartlarını yükseltmeyi başardık. Bu başarımızı, siz değerli halkımızdan aldığımız güçle devam ettireceğiz” diye konuştu.
Halk günü toplantısında, bazı vatandaşların iş taleplerini, belediye bünyesinde kurduğu ‘İstihdam Birimi’ne yönlendiren Başkan Soner Çetin, Türkiye’deki en büyük sorunların başında işsizlik geldiğini belirterek, bu sorunun önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çekti. Belediye bünyesine işçi alma pozisyonu bulunmadığına vurgu yapan Başkan Çetin, oluşturdukları ‘İstihdam Birimi’nin, belediye dışında, fabrikalarda, eğitim ve sağlık tesislerinde, 3 bin kişiyi işe girdirdiğini, ancak geride 37 bin iş başvurusunun sistemlerinde beklediğini söyledi.
“ALADAĞ’DAN ANITKABİR TALEBİ”
Çukurova Belediyesi’nin, “Her Ayın 10’unda Saat 10’da” etkinliği çerçevesinde, öğrencilerin Anıtkabir ziyaretlerinin devam ettiğini aktaran Başkan Soner Çetin şöyle devam etti:
“Bu etkinliğimiz, tüm çevreler tarafından büyük ilgi görüyor. Öğrencilerimiz, her ay Ata’nın huzuruna çıkarak, oradaki maneviyatı yaşıyorlar. İlçemizdeki öğrenciler için düzenlediğimiz bu etkinliğimiz, Aladağ ilçesinden bir köy okulu yöneticisinin de dikkatini çekmiş. Kendi okullarını da Anıtkabir’e götürmemizi talep etmiş. Biz sadece Çukurova’ya değil, tüm Adana’ya hizmet eden bir belediyeyiz. Bu okulumuzun talebine cevap vereceğimizi de buradan duyurmak istiyorum. Aladağ’ın köyündeki öğrencilerimizin de bu manevi duyguyu yaşamalarını sağlayacağız.”
Başkan Çetin, açıklamalarının ardından, sözü halka bıraktı. Halkın sorun ve taleplerini dinleyerek not alan Başkan Çetin, sorunların giderilmesi için ilgili birim müdürlerine talimat verdi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°