İşyeri Hekimliği ihaleye çıktı
Manşet Haber 27.01.2013 14:22:26 0

İşyeri Hekimliği ihaleye çıktı

İşyeri Hekimliği ihaleye çıktı

Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, bir şirketin lokomotif parçaları, pompa, montaj işi, boya gibi malzemelerle ilgili ihalelerin yanı sıra 'işyeri hekimliği' ihalesi açmasının hekim emeğinin ve hekimlik değerlerinin hiçe sayılması olduğunu söyledi. Bu durumu “köleliğin modernleşmiş hali” olarak nitelendiren Dr. Ökten, söz konusu ihalenin hekimlik mesleğinin ve sağlık çalışanlarının değersizleştirilmesi sürecinin bir sonucu olduğunu kaydetti.

KABUL EDİLEMEZ

Dr. Ökten, Günaydın Gazetesi’nden Vural Köse’ye yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilk yerli otomobili olan Devrim arabalarının da üreticisi olan ve tarihi Osmanlı’ya dayanan şirketin açtığı ihaleler arasında kurumda çalıştırılmak üzere iki işyeri hekimi aramasının hekimlik mesleği açısından kabul edilemez olduğunu bildirdi.

 

SAĞLIKTA POLİTİKALARIN SONUCU

İhale ilanına göre işe alınacak işyeri hekimlerinin tam zamanlı görev yapacağını, en uygun fiyatı öneren hekimin işe alınacağını ve yabancı hekimlerin ihaleye katılamayacağına dikkati çeken Dr. Ökten, bu ihaleyle hekimlerin makine parçaları gibi değerlendirildiğini vurguladı. Bu durumun uzun süredir sağlıkta uygulanan politikaların bir sonucu olduğunun altını çizen Dr. Ökten, Adana Tabip Odası olarak bu durumu, hekim emeğinin ve hekimlik değerlerinin hiçe sayılması olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

KÖLELİĞİN MODERNLEŞMİŞ HALİ

Dr. Ökten, “Bu ihale hekimliğin ötesinde insanlarında artık bir makine parçası, bir kutu boya veya bir vida ihalesiyle bir tutulduğu, üstelik bunun açık arttırma usulü ile yapılarak köleliğin günümüzde ki modernleşmiş hali olarak değerlendirilebilir. Eskiden en çok para verenin satın aldığı köleler, günümüzde en düşük fiyat veren insan ihalelerine dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu ürkütücü bir durum ve Adana-Osmaniye Tabip Odası olarak bu ihalenin acilen durdurulmasını talep ediyoruz. Hekimlik ve insani değerlerle alay eden bu olayı şiddetle kınıyoruz” dedi.

HEKİMLİK DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR

Hekimlik mesleğinin son 10 yılda uygulanan sağlıkta dönüşüm projesinin bir sonucu olarak değersizleştirildiğini aktaran Dr. Ökten, uzun süredir başta hekimler ve hemşireler olmak üzere sağlık çalışanlarının hasta, hasta yakınları ve vatandaşlara hedef olarak gösterildiğini savundu. Sağlık çalışanlarının hedef olarak gösterilebilmesi için değersizleştirilmeleri gerektiğini kaydeden Dr. Ökten, “Bu değersizleştirme de sürekli olarak Sağlık Bakanlığı, Başbakan ve iktidar temsilcilerinin söylemleriyle ortaya çıkıyor. Bu ihale de bunun bir sonucu. Hekimler bir lokomotif parçası, bir vida ya herhangi bir makinenin aksamı gibi şekilde değerlendiriliyor” diye konuştu.

Taşeronlaştırmanın hekimlik mesleğinde de yaşama geçirilmeye çalışıldığını iddia eden Dr. Ökten, geçmişte de bu tür girişimlerin olduğunu ancak  tepkiler üzerine geri adım atıldığını belirtti. Sözkonusu ihalenin ise geçmişteki girişimleri de aşan bir durum olduğunu ifade eden Dr. Ökten, bu durumun hekimlik mesleğinin onurunu ve değerini düşürücü olduğunu vurguladı.

ŞİDDET AZALMIYOR

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin de hekimliğin değerinin düşürülmesinin bir sonucu olduğuna dikkati çeken Dr. Ökten, TÜİK verilerine göre vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 36’dan yüzde 76’ya çıktığını ancak sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin de ters orantılı olarak kat kat arttığının altını çizdi. Dr. Ökten, “Halbuki vatandaşın memnuniyeti artmış. Bu hizmeti biz sunuyoruz ve bizden yani sağlık çalışanlarından memnun olmaları lazım. O zaman niye bu kadar şiddet? Bunun altında başka bir şey var. Bakanlık da işin bu noktasına geldiği zaman bir açıklama yapamıyor. Bize olan şikayetin veya şiddetin azalması lazım ama daha da artıyor. Buradaki sorun hekim ya da vatandaşla ilgili değil sistemden kaynaklanan bir sorun” şeklinde konuştu.

tabip_odaykADANA’DA 12 ŞİDDET DAVASI

Adana Tabip Odası’nın şiddete uğrayan sağlık çalışanlarına yönelik şiddet hattına bildirilen ve ATO avukatının takip ettiği 12 şiddet dosyanın bulunduğunu anlatan Dr. Ökten, şiddete uğrayan sağlık çalışanı oranının daha fazla olduğunu söyledi. Dr. Ökten, bazı şiddet olaylarını kurumların takip ettiğini belirterek, sözkonusu dosyaların tamamının fiziksel şiddetle ilgili olduğunu ifade ederek, “Sözlü şiddet artık günlük, rutin bir olay haline gelmiş gibi. Bu tür şiddet çok fazla takip edilmiyor ya da hekimler çok şikayetçi olmuyor” dedi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°