Manşet Haber 24.09.2020 16:23:23 0

'İTAATÇI' ANLAYŞ..

'İTAATÇI' ANLAYŞ..

“İtaatçi” anlayış…


“İtaatçi” bir anlayışın, toplum içerisinde bile tartışılır yanı çoktur!


“Ben bilmem o bilir”,


“Benim adıma karar versin”,


“Benim dediğim değişir/ onun dediği değişmez”,


“Yapacaklarımı sen söyle”,


“Her dediği talimattır; uyarım”…


Söz dinleme/ istenenlere boyun eğme/ buyruklara uyma anlayışı…


Eğitimi “iç edilen” bir toplumun yurttaş davranış biçimi…


“Ben de karar veririm, ben de bilirim, benim de diyeceklerim var, ben de söylerim, yapacaklarımın kararını ben veririm” diyemeyenlerin egemen oldukları/ yönettikleri/ temsil ettikleri/ bilen oldukları bir sistem/ düzen bizdeki…


Bu ulusun “kuruluş felsefesine” yadsınmaz yeri olan bir partinin milletvekilinin şu sözleri anlam taşıması gerek:


“Genel Merkezimizin talimatı doğrultusunda esnaf- sanatkarlarımızın pandemi nedeniyle yaşadığı sıkıntıları görüşeceğimiz program öncesi milletvekillerimizle ‘istişare’ toplantısı düzenledik…”


***


Bu sözler bir CHP Milletvekilinden…


Genel Merkezin “talimatı” olmasa, “esnaf- sanatkarların pandemi nedeniyle yaşadığı sıkıntıları” ne bilmek isteyecekler, ne de milletvekilleri ile bir araya gelip “görüş alış-verişi” yapacaklar!


Bunu da Adanalı esnafın- sanatkarın arasına karışarak dile getirecekler/ seçim zamanı geldiğinde de aynı yurttaşın gözünün içine bakarak oy isteyecekler…


Zaman zaman “CHP neden iktidar olamaz” sorusu sorulur ya; en yalın yanıt bu!


Bunu ben söylenmiyorum, bu sözleri CHP Milletvekili Müzeyyen Şevkin sosyal medya hesabından paylaşarak, daha çok kişinin bilmesini/ görmesini/ okumasını istiyor!


Yeri geldiğinde “itaatçi” anlayışından dolayı “bulunduğu konuma” sığdırılmayan “iktidar” milletvekillerini anımsayın…


Aday yapılmış da susmuş,


Bakan olmuş da değişmiş,


Rant kapıları açılmış da “itaatkar”…


Peki ya, CHP’deki bu “itaatçi” anlayışın nedeni,


CHP’nin “iktidarın” bu tutumundan ayrı kalır yanı…


Sakının “iktidara” bir daha kızmayın!


***


Bir Kızıldereli atasözü “son ırmak kurduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”


CHP’de seçmen anlayışı, diğer partilerle benzeşmez; bundan dolayı da “itaatçi/ biatçi” davranışlar zorlanmadan göze batar!


Kızılderili atasözünde dediği gibi, CHP seçmeni “paranın yendiğini/ doğa yok olsa bile yaşamın süreceğini” ileri sürenin kim olduğuna bakılmaksızın eleştiri oklarını üzerine çevirir!


Aynı biçimde, “karar alma/ sorma/ sorgulama” yönünden sınıfta kalan vekilin “talimatla” esnaf- sanatkarların arasına karışmasına da tepki gösterir!


Örneğin, “iktidar” partisinin bakanının “eğitimde düzey arttıkça ak partiye oy verenlerin sayısı azalıyor” tümcesini hiçbir CHP seçmen içine sindiremeyeceği gibi, söyleyeni de “hafife” alınmayacak biçimde eleştirir!


Genel Başkanın “tıpış tıpış oyunuzu vereceksiniz” ya da “ Abdullah Gül’den neden bu denli korkuyorsunuz” sözlerinin seçmende oluşturduğu yalım da unutulmamalı…


***


Şunu söylemem gerek:


Müzeyyen Şevkin’i seçimde hem destekledim, hem de yakınlarımın oy vermesini istedim, ancak buna karşın; medyada birçok haberini/ paylaşımını gördüğümde tedirgin oldum, salık verdiklerimin birçok sorusunu yanıtsız bıraktım!


Adana’nın çocuğuyuz hepimiz…


Adana’nın sorunlarını meclisten de, saraydan da “içinde bulunduğumuz” için daha iyi biliriz!


Kimsenin, Genel Merkezin bile “dediklerini/ diyeceklerini” beklemeden; Adana’daki emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, işsizlerin, öğrencilerin, geçim sıkıntısı çeken yurttaşın sorunlarına zamanında eğilmek/ çözüm yolları aramak zorundasınız!


Şu “istişare” sözcüğü…


Tümcedeki “sıkıntıları görüşeceğimiz program öncesi milletvekillerimizle ‘istişare’ toplantısı düzenledik” yerine, “sıkıntıları görüşeceğimiz program öncesi milletvekillerimizle toplantı düzenledik” demeniz yeterli iken, gözbebeğini paralarcasına “istişare” sözcüğünü araya kıstırmaya da anlam veremedim!


“İstişare”; düşüncesini sorma, görüş alma, danışma…  Tümce içerisinde “sıkıntıları görüşeceğimiz” denmiş!


***


Adana’da yaşanandan “habersiz”, genel merkezin “talimatıyla” bir araya gelen, sıkıntısı olan esnaf-sanatkara destek olmak isteyen “vekil” kim olursa/ olsun “İtaatçi” bir anlayışın sonucudur!


Anlatılan dinlenir; ancak denilenlere boyun eğildiğinde/ buyruk sayıldığında/ bu da bir erdemmiş gibi medyada paylaşıldığında ulu-orta “sorun var” denir!


Yurdumuzda, yıllardır “anlaşılmaz” biçimde yükselen “iktidar” savunuculuğunun da, “itaat” konusu olduğu unutulmamalı…




Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 14.2°