Kaçak İmalathanelere Polis Baskını
Manşet Haber 16.09.2015 23:37:00 0

Kaçak İmalathanelere Polis Baskını

Kaçak İmalathanelere Polis Baskını

kacak_imalathane_polis_baskini (2)Adana Emniyet Müdürlüğü, kaçak içki imalathanelerine baskın düzenledi, binlerce şişe satışa hazır alkole el konuldu. Gözaltına alınan 6 kişiden 2’si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Emniyet Müdürlüğümüz görevlilerince kaçakçılık suçu işleyen suç örgütleri ve üyelerine yönelik operasyon düzenlendi. Adana İl genelinde kaçak içki imalatı yapılan yerlere düzenlenen operasyonlarda, 3150 adet gümrük kaçağı içki, 260 litre doluma hazır içki, 1800 adet doluma hazır etiketlenmiş boş alkol şişesi, 500  adet değişik içki markalarına ait etiket, 650 adet kullanılmamış kilitli şişe kapağı, 53 adet sahte TAPDK bandrolü ile 1 adet av tüfeği ele geçirildi.

kacak_imalathane_polis_baskini (1)Olayla ilgili olarak yakalanarak gözaltına alınan  6 suç şüphelisinden 2’si  sevk edildikleri adli mercilerce tutuklandı.

Gerçekleştirilen bu çalışmalar ile 250.000 TL’lik haksız kazanç ve vergi kaybı engellenerek kaçakçılık olaylarından gelir elde etmekte olan suç örgütlerine de ekonomik olarak ciddi bir darbe vurulduğu bildirildi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°