Kadın 2. Sınıf olarak yaşamaya devam ediyor
Manşet Haber 9.03.2013 11:07:28 0

Kadın 2. Sınıf olarak yaşamaya devam ediyor

Kadın 2. Sınıf olarak yaşamaya devam ediyor

Adana(Ulus)--tmmo_adanaikk_kadinTMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu  Kadın Komisyonu, kadınların dünyada ve Türkiye’de krizin ekonomik ve siyası sonuçlarında işsizlik yoksulluk ve şiddetten en fazla etkilenenler olduğunu bildirdi.

Adana İKK Kadın Komisyonu Başkanı Ayten Dolançay,  komisyon üyeleri Nuşin Uncu ve Arzu İdem ile yaptıkları ortak açıklamada, 2013 yılında olunmasına rağmen kadınların bugün de kapitalist sisteme,erkek egemen sistemine karşı daha örgütlü mücadeleye devam ettiğini söyledi. Ülkemizde bugün kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını, kadınların cinsel, fiziksel, psikolojik ve ekonomik sömürüye ve şiddete maruz kaldığını kaydeden Dolançay, 2013 yılında kadının Türkiye’de yeri konusunda ise şunları söyledi:

“Toplumsal ve kültürel baskı, Eğitim-öğretim imkânlarından yoksun bırakılmak, Çalışma hakkından yoksun bırakılmak, İş yerinde ayrımcılık ve gelir adaletsizliği,Aile içi şiddet,kadın cinayetleri ,töre cinayetleri, cinsel istismar, Gerici zihniyetin hergün biraz daha ön planı çıktığı ,kadına geriye iten uygulamalar, Adaletsizlik; erkeğin  tahrik indirimleriyle desteklemesi.

2013 yılında kadın hala Dünya’da ve Türkiye’de 2.sınıf olarak yaşamaya devam ediyor. Ataerkil toplumdan günümüze kadar uzanan Toplumsal cinsiyetçi roller kadın erkek eşitsizliğinin temelini oluşturmaktadır. Toplumsal cinsiyetçi roller kadını yaşamın gerisine itmiş; işte patrona, evde kocasına, babasına bağımlı hale gelmiş, her türlü cinsel ve ekonomik sömürüye maruz kalmıştır. Baskıyla şiddetle cins ayrımcılığıyla büyüyen kız çocukları, güvensiz bireyler olarak hayata başlar. Evlilik yaşamı ortaklaştırmanın duyguların yaşandığı değil de cinselliğin yasal yaşandığı, anneliğin ve kocasına hizmetin yaşandığı bir durumdur. Ancak bu toplumsal yerini reddeden kadın evdeki erkek şiddetine maruz kalır. Bu rolü kabullenmeyen kadının duruşuna erkek tahammül edemez, çünkü otoritesini kaybetmekten korkar ve fiziksel ortamdaki gücü kadını bastırma konusundaki tek çözümüdür. Tabi bu toplumsal cinsiyet ayrımı yasalarla da korunursa günümüzün gerçeği olan, kadın cinayetleri ön plana çıkar. Karısına karşı şiddet uygulayan bir erkek ile, kocası istemediği halde dekolte giyinen kadını eşit suçlu gören, kadınların erkekleri tahrik ettiğini söyleyip erkeğe tahrik indirimi uygulayan mahkemeler, toplumsal cinsiyetçi ayrımın yasal kanıtlarıdırlar. Çalışan kadın dışarıda sorununun iki türünü de tam anlamıyla yaşar, hem sınıf sorununu yaşarken diye taraftan erkek sömürüsünü yaşar ve erkeğe göre daha ucuza çalışmak zorunda kalır.  Kadın özgürleşmesi toplumsal cinsiyet ayrımının ortadan kaldırmakla mümkündür. Kadın otoriter sistemin geleneksel baskısına ve toplumsal cinsiyet rolüne, kapitalist sömürüye karşı çıkamadıkça mümkün değildir.
İşte Bugün 8 Mart da her türlü toplumsal cinsiyet ayrımına karşı çıkıyoruz, bugün bütün kadınlar daha özgür ve eşit bir dünya için mücadele ediyoruz. Bugün biz kadınlar örgütleniyor ve birbirimizle dayanışma içinde kadının kurtuluş mücadelesini veriyoruz. Eşit ve barış dolu bir dünya için yan yana saf tutuyoruz. “

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 15.2°