KADINA ŞİDDET ADANA’DA TARTIŞILIYOR
Manşet Haber 16.10.2016 10:07:28 0

KADINA ŞİDDET ADANA’DA TARTIŞILIYOR

KADINA ŞİDDET ADANA’DA TARTIŞILIYOR

ADANA(ULUS)--19. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı, Adana Kadın Danışma Merkezi ve Sığınma Evi Derneği (AKDAM) ev sahipliğinde Adana’da başladı.
Adana Şirinpark Otel’de dün, kadına yönelik şiddetle ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla mücadele eden; farklı illerden 21 sivil toplum örgütünün temsilcisi 200’den fazla kadının katılımıyla başlayan kurultayda, yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddet alanında neler yapabileceği ve kadın örgütlerinin yerel yönetimlerle ilişkileri ele alınacak.
Kurultayın açış konuşmasını yapan AKDAM Başkanı Av. Muhal İkikardeş, kadına yönelik şiddet ve cinsiyet temelli ayrımcılığın en önemli toplumsal sorunlar arasında yer aldığını belirterek, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının karşı karşıya kaldığı sorunlara dikkati çekti.
Yerel yönetimlere ve halka, kadına yönelik şiddet sorununun kanalizasyon, asfalt çalışmaları, parklar ya da semt pazarları kadar önemli olduğunu bir türlü anlatamadıklarını belirten Av. İkikardeş, “Kadın danışma merkezlerinin olmazsa olmaz olduğunu ve bunu talep etmeleri gerektiğiyle ilgili bir duyarlılık oluşturmada ne yazık ki başarılı olamadık” dedi. kadin_siddet_akdam (1)
Adana, Mersin, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’deki sivil toplum kuruluşlarının işin içinde İstanbul ve Ankara’dan bir örgüt olmadığı durumlarda diyalog kurmaya pek istekli olmadığını dile getiren Av. İkikardeş, sivil toplum örgütlerinin bir araya gelemediğini, vakaları tartışamadığını ve veri paylaşımı yapamadığını söyledi. Av. İkikardeş, “Özellikle belediye çatısı altındaki kadın danışma merkezlerinin sivil toplum kuruluşlarına mesafeli durduğunu gözlemliyoruz” diye konuştu.
Kadın kuruluşlarının en önemli sorunlarından birinin bütçe olduğunun altını çizen Av. İkikardeş, AKDAM’ın genel giderlerinin karşılanması karşılığında Adana Büyükşehir Belediyesi ile imzalanan protokolle hem Adana Büyükşehir Belediyesi Kadın Da(ya)nışma Merkezi sıfatını kullandığını hem de dernek olarak belediyenin kadın şiddetiyle mücadele eden birimi olarak görev yürüttüklerini vurguladı.
“BÜTÇEMİZ HİÇ OLMADI”
“Bize ayrılan net bir bütçe hiç olmadı” diyen Av. İkikardeş, kimi zaman mutfak ihtiyaçlarından sekreter sağlanmasına dek geniş imkanların sağlandığını belirterek, “Şu an ise yalnızca elektrik, su, telefon ve toplantı giderleri sağlanıyor. Kadromuz ya da maaşımız yok. Yaptığımız çalışmalar belediyenin bünyesi içerisindeki birimlerle eş tutulmuyor, aynı derecede bilinmiyor” ifadelerini kullandı.
“STANDART BİR PROTOKOL YOK”
Yıllardır imzaladıkları protokolde bir standart olmadığını kaydeden Av. İkikardeş, “Örneğin, sık sık bağlı olduğumuz müdürlüğümüz ya da birimimiz değişebiliyor. Daha önceleri belediyenin kültür müdürlüğü ile protokol imzalarken, en son sosyal hizmetler müdürlüğü ile imzaladık. Şimdi yine değişerek başka bir müdürlük onun yerini aldı” dedi.
AKDAM’a ayrılan belirli bir mekanın da olmadığının altını çizen Av. İkikardeş,”Neresi gösterilirse orada çalıştık. Ne yazık ki çok adres değiştirdik, bu da çalışmalarımızı çok etkiledi. Şu an yeni yeni yeni toparlanıyoruz” şeklinde konuştu.
Kurultayda yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddet alanında neler yapabileceği ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının yerel yönetimlerle ilişkilerinin ele alınacağını hatırlatan Av. İkikardeş, kurultayın dışarıdaki çatışma diline, erkek egemen dünyanın dayattığı tüm engellemelere inat barışı, dayanışmayı, örgütlenmeyi ve mücadeleyi yeniden inşa etme sürecine önemli bir katkı sunacağını sözlerine ekledi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°