“Kadınlar, siyasette simgesel kalıyor”
Manşet Haber 31.05.2015 21:25:19 0

“Kadınlar, siyasette simgesel kalıyor”

“Kadınlar, siyasette simgesel kalıyor”

muzeyyen sevkin-kadinkurultayi (6)Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Kadın Koordinasyon Kurulu tarafından Kadın Kurultayı düzenlendi.

Kadın Kurultayı’nda ‘Siyasette Kadının Yeri’ konulu sunum yapan CHP Adana Milletvekili Adayı  Müzeyyen Şevkin, kadınların Türkiye’de 1934 yılında Fransa, İsviçre, Yunanistan gibi pek çok Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkı elde etmesine rağmen bugün TBMM’nde 550 milletvekilinden sadece 77’sinin kadın olduğunu söyledi. Şevkin, “Türkiye’de sadece bir kadın vali var. 801 kaymakamdan 13’ü kadın, 464 vali yardımcısından 10’u kadın, Türk Dışişleri’nde 111 büyükelçiden 11’i kadın” diye konuştu.
Dünyadaki 193 ülkeden sadece 19’unun kadınlar tarafından yönetildiğini söyleyen Şevkin, “Kadın siyasette simgesel olarak var edilmeye çalışılıyor” dedi.

Dünya Ekonomik Forumu’nun  135 ülkede yaptığı çalışma sonrası yayınladığı rapora göre siyasi yetkilendirme temelinde  Türkiye’nin kadın milletvekili oranı açısından 82. sırada, kadın bakan açısından 99. ve son 50 yıl içerisindeki kadın devlet/hükümet başkanınca yönetilme süresi açısından da 26. Sırada olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, aynı raporda Türkiye’nin ekonomik katılım ve fırsat eşitliği açısından 132. sıraya gerilediğini vurguladı.  Şevkin, “Türkiye, kadın parlamenter, üst düzey memur ve yönetici oranına bakıldığında 110. sırada yer alıyor. Kadınlar, gelenek-görenekçi yapı, toplum baskısı, ataerkil yapı nedeni ile siyasette var olamıyor. Ailenin namusu olarak kabul edilen kadının toplumun önünde olmaması gerektiğine inanılıyor. Kadına biçilen rol gereği ister çalışsın ister ev kadını olsun belli bir saatten sonra evde olması gereken çoluğuna çocuğuna bakan, yemek pişiren, ev işleri ile uğraşan dolayısı ile politikaya zaman ayıramayan olarak bakılıyor” şeklinde konuştu.muzeyyen sevkin-kadinkurultayi (1)

“MÜCADELE TOPLUMA YAYILMALI”
Siyasette daha çok  kadının var olabilmesi için kadın-erkek eşitliğinin gerçekleştirilmesinde sadece bireysel değil, toplumsal bilinç ve kararlılığa gereksinim olduğunu söyleyen Dr. Şevkin, “Bu konuda kişisel çabaların dışında örgütlü bir bilgilenme, bilinçlenme ve kararlılık yaratmak gereklidir. Uluslararası toplum ve örgütler, devletler, medya, eğitim kurumları ve kadın-erkek tüm bireyler sorumluluk almalıdır” ifadelerini kullandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°