“Kadınlarımıza çok güveniyorum”
Manşet Haber 1.01.2013 15:19:52 0

“Kadınlarımıza çok güveniyorum”

“Kadınlarımıza çok güveniyorum”

Adana(Ulus)--CHP Adana Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı avukat Soner Çetin çalışmalarını  Ziyapaşa, Mirzaçelebi, Emek, Serinevler ve 19 Mayıs mahallelerinde toplantılarla sürdürdü.

Kadınların desteğini fizikteki dalga teorisine benzeten Çetin, “Büyük bir yüzeyin suyla kaplı olduğunu düşünün. Atılan her taş yeni bir dalga kaynağı oluşturur. Bir süre sonra bu dalga tüm yüzeyi kaplamış olur.  Suya bir taş atıldığında dalgalar her yana yayılır. Kadınlarımız da bizim için yeni bir dalga kaynağı olmuştur” dedi.

KADIN DESTEĞİ OLMADAN BAŞARI OLMAZ

Kadınların desteğini almayan hiçbir siyasi oluşumun başarı şansı olmadığını söyleyen Çetin, “Kadınlarımızla yaptığımız her toplantı yeni bir dalga kaynağı oluşturduğundan Adana’nın her tarafına yayılmış durumdayız. Kadınlarımızın oluşturduğu bu dalgayla birinci tur tamamlandı. Bu dalga, Adana’nın her yanını kapladı. Halkın arasında bu maya tuttu. Bunda kadınlarımızın emeği büyük oldu” diye konuştu.

Her gün 5-6 mahallede ev toplantısı yapan CHP Adana Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Avukat Soner Çetin, kadınlara “Komşularınıza bizi anlatın, partimizi anlatın. Kadın istihdamına en büyük ağırlığı bizim vereceğimizi, güzel günlerin yakın olduğunu anlatın” çağrısında bulundu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°