KALİDA’a ziyaret
Manşet Haber 17.01.2013 00:41:20 0

KALİDA’a ziyaret

KALİDA’a ziyaret

agid-kalidaAnadolu Girişimci İşadamları Derneği (AGİD) Bayan Komisyonu üyeleri Kahramanmaraş Lider İşadamları Derneği (KALİDA) Bayan Komisyonu üyelerini ziyaret etti.

KALİDA Bayan Komisyonu Başkanı Z. Betül Kayserili ve Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yüzübenli’nin karşıladığı; Hatice Şahin, Arzu Göktepe, Zehiye Karaarslan, Dr. Hatun Çiçek, Fahriye Ayhan, Rabia Ülkü Uçar, Zeynep Kırılmış, Emine Kaya ve Sema Gündüz’den oluşan AGİD’li bayanlar, Kahramanmaraş’ın tarihi ve kültürel yerlerini de gezme fırsatı buldu.

AGİD Bayan Komisyonu Başkanı Hatice Şahin’in dernek faaliyetleri hakkında bilgiler verdiği görüşmede, birlikte faaliyetler yapılabileceği fikri de ortaya çıktı. İlk olarak  Nevrez Tekstil ziyaret edildi. Burada firma yetkilileri ile görüşen AGİD’li bayanlar kumaşın dokunması ve boyanma işlemini de yerinde görmüş oldular. Lale Eğitim ve Kültür Derneği’ni de (Lale-Der) ziyaret eden AGİD’li bayanlar, Başkan Gökçe Özbek’ten faaliyetleri hakkında bilgiler aldılar. Daha sonra, Nakkaş geleneksel el işleri yapan Nakkaş Evi sahibi Sıdıka Gürkan tarafından ağırlanan bayanlar, Saften Metal Toptan satış Mağazası’nı da ziyaret ettiler.

KALİDA tarafından çok iyi ağırlandıklarını ifade eden AGİD Bayan Komisyonu Başkanı Hatice Şahin, Kahramanmaraşlı bayanları ağırlamaktan mutluluk duyacaklarını ifade ederek, Adana’ya davet etti.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°