Kalp Hastaliği Anne Karninda Tespit Edilebiliyor
Manşet Haber 24.06.2015 09:31:46 0

Kalp Hastaliği Anne Karninda Tespit Edilebiliyor

Kalp Hastaliği Anne Karninda Tespit Edilebiliyor

hamilelik_zayiflama (1)Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kalp Damar ve Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hakan Poyrazoğlu son dönemlerde yenidoğan bebeklerde konjantal kalp hastalığı görülme sıklığının arttığı yönünde bir izlenim olduğunu belirtti. Poyrazoğlu istatistikî anlamda hastalığın görülme oranlarının değişmediğine dikkati çekerken tıpta yaşanan gelişmeler doğrultusunda hastalığın erken tanısının anne karnında bile mümkün olabildiğini bu durumda da oranların sanki artıyormuş gibi göründüğüne vurgu yaptı.

Son dönemlerde yenidoğan bebeklerde konjontal kalp hastalığı konusunda artış olduğuna yönelik kamuoyunda genel kanı bulunuyordu. Konuya ilşkin açıklamada bulunan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kalp Damar ve Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hakan Poyrazoğlu, yaptığı açıklamada hastalığın eskiden erken teşhisinin kolay olmadığını bu nedenlede ortaya çok geç süreçlerde çıktığını dile getirdi. Poyrazoğlu tıpta yaşanan gelişmelerle artık anne karnında bile kalp hastalığının tespit edilebildiğine işaret ederek kamuoyunun hastalıktan daha çok haberdar olduğunu ifade etti.

İstatistiklere göre dünyada canlı doğumların binde beşi ila sekizinde konjontal kalp hastalığı olduğuna değinen Poyrazoğlu, ölü doğumlarda ise bu rakamın yüzde üç ila beş olduğuna dikkati çekti.

Poyrazoğlu konjontal kalp hastalığının moraran(syonatik) ve morarmayan(asyonatik) olmak üzere iki şekilde değerlendirildiğini belirterek, morarmayan bebeklerin ileriki dönemde genelde gelişim sorunları yaşadıklarını bu durumunda hastalığın bir başka belirtisi olabileceğini söyledi. Morarmayan bebeklerin kalbinde delik olmasının en sık görülen hastalıkların başında geldiğine değinen Hakan Poyrazoğlu, morarmayan hasta gurubunda erkeklerin fazla olduğunu moraran hasta gurubunda ise kızların fazla olduğunu dile getirdi.

Çevresel ve genetik faktörlerin hastalığın oluşmasında önemli rol oynadığını da sözlerine ekleyen Poyrazoğlu, gebelikte alkol ve uyuşturucu kullanımının ayrıca ileri yaş gebeliğinin de hastalıkta önemli pay sahibi olduğuna dikkati çekti.

Çukurova Bölgesi’n de hastalığın görülme sıklığı

 

Çukurova bölgesinde ise tecrübeye dayanarak tam bir istatistiki rakam verememekle birlikte hastalığın görülme sıklığının fazla olduğuna vurgu yapan Hakan Poyrazoğlu, bunun nedenlerine ilişkin net bir bilimsel çalışmada olmadığına değindi. Poyrazoğlu yine Suriye’den göçle birlikte gelen bebeklerde de kalp hastalığının sıklıkla görüldüğünü bunda da yaşam koşulları ve kalitesinin kısıtlı olmasının etken olduğunu ifade etti.

20. haftadan itibaren anne karnında kalp hastalığının rahatlıkla tespit edilebildiğine işaret eden Poyrazoğlu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi olarak bebeklerde kalp hastalığının tıbbın son imkânlarıyla gerek tanı gerekse tedavi yönünde gerekli tüm imkânları sunduklarını belirtti.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°