KALP, SICAK HAVALARI SEVMİYOR!
Manşet Haber 19.08.2021 16:34:27 0

KALP, SICAK HAVALARI SEVMİYOR!

KALP, SICAK HAVALARI SEVMİYOR!

Hava sıcaklıklarının aşırı derecede yükselmesi ile beraber kalp hastalıkları ile ilgili şikâyetlerde de bir artış gözleniyor. Özellikle yaşlılar, kalp hastalığı olanlar ve hipertansiyon ilaçları kullanan bireyler için sıcak ve nemli havalarda risk artıyor.
Sıcak havalarda kalp ile ilgili sorunlar yaşamamak için korunma yollarını bilmenin ve buna göre tedbir almanın önemine değinen Medline Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Profesör Dr. Halil Tolga Koçum, aşırı sıcakların kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini anlatarak uyarılarda bulundu.
Yaşlılar risk altında

Sıcak ve bunaltıcı günlerde kalbimiz, vücudumuzu soğutan temel mekanizma olan terleme olayını başlatmak için normalden daha fazla kan pompalamak zorunda kalıyor. Yaşımız ilerledikçe, vücut sıcaklığımızı dengeleme yeteneğimiz de azalıyor. Sıcak çarpması ise vücudumuzun kendini soğutma işlevinde başarısız olması ile ortaya çıkıyor. Bu durum, halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı-dönmesi, kas seğirmesi ve bilinç bulanıklığı ile kendini gösteriyor. Prof. Dr. Koçum, sayılan belirtilerin organ yetmezliklerine dahi yol açabilecek kadar ciddi bir durum olduğunu söylüyor.
İlerleyen yaşla beraber tüm atardamarlarda artan plak yükü nedeniyle damarlar daha sert bir yapıya dönüşüyor, susama hissinde bir azalma oluyor. Sıcak çarpması halinde ileri derecede tansiyon düşüklüğü ortaya çıkabiliyor. Bu durum yaşlılarda bayılmaya kadar giden sorunlara yol açıyor.
İlaç kullanırken dikkat edin
Kalp hastalıkları ya da hipertansiyon için kullanılan ilaçlara karşı sıcak havalarda temkinli olunması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Koçum, “Bazı ilaçlar güneş ışığı hassasiyeti nedeniyle cilt reaksiyonlarına yol açabilir. İdrar söktürücü özelliği olan ilaçlar ise aşırı su kaybına neden olarak sorun yaratabilir” diyerek ilaç kullananları uyarıyor ve bu hastaların gerekirse doktorlarına tekrar danışmalarını öneriyor.
Susuz kalmayın

Dehidrasyon yani susuzluk, vücudun ihtiyacı olan suyun metabolizmada olmadığı anlamına geliyor. Böyle bir durumda önce kan hacmi düşüyor, sonra da organlara pompalanan kan miktarı hızla azalıyor. Ardından, uç vakalarda organların işlevlerini yitirdiği bile görülebiliyor. Prof. Dr. Koçum, yeterli miktarda su içmenin önemine dikkat çekerek, “Bazen minerallerin de terleme yoluyla kaybedilmesi sonucunda metabolizmada sorunlar gözlenebiliyor. Bu gibi durumlarda söz konusu maddelerin hızla yerine konulması gerektiğinden yeterli miktarda sıvı alımı büyük önem kazanıyor” diyor.
Yeterli önlemler alındıktan sonra sıcak havalarda kalp sağlığını korumanın mümkün olduğunun söyleyen Prof. Dr. Halil Tolga Koçum, şu önerilerde bulunuyor:
Bol su için: Su kaybını yaşamadan önce su tüketmek önemlidir. Bu nedenle su içmek için susamayı beklemeyin. Aşırı miktarda kafein ve alkolden uzak durun. Açık renkli idrar çıkarmak yeterli sıvı aldığınızın en iyi göstergesidir.
Uygun giysiler seçin: Hafif ve açık renkli kıyafetleri, nefes alan pamuklu kumaşları tercih edin.
Güneşten korunun: Güneşin en tepede olduğu 11:00 ila 16:00 saatleri arasında dışarıda bulunmamaya gayret edin ve dinlenin. Dışarıya çıkacaksanız mutlaka şapka veya şemsiye kullanın.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°