Kan donduran arkadaş cinayeti
Manşet Haber 5.09.2012 11:16:17 0

Kan donduran arkadaş cinayeti

Kan donduran arkadaş cinayeti

Adana'da aldığı 5 bin lira borca karşılık 45 bin lira para ödemesine rağmen hala kendisinden para istediği için berber arkadaşı 33 yaşındaki Sedat Öztemur'u yaklaşık 50 bıçak darbesiyle öldürdüğü iddia edilen 38 yaşındaki marangoz Erkan Demir tutuklandı. Arkadaş katili Demir'in, 'Yatarken karnından bıçakladım. ‘Ne yapıyorsun' deyince boğazını kestim. Ölümünü seyrettim' diye verdiği ifade insanın kanını dondurdu.

Dedekorkut Mahallesi 838 sokak 67 numaralı evinde 2 gün önce yatağında vahşice öldürülen 1 çocuk babası berber Sedat Öztemur'un katil zanlısı Erkan Demir, adliyeye sevk edildi.

Nöbetçi 3'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nce tutuklanan Demir, savunmasında insanın kanını donduracak cinayeti nasıl işlediğini şöyle anlattı:

CİNAYET ANINI ANLATTI

'Sedat arkadaşım olur. Talaş alım satım işi yapıyorum. Sedat'tan senet karşılığı 5 bin lira borç aldım. Borcumu faiziyle birlikte 7 bin 500 lira olarak ödedim. Ancak, Sedat, ‘Yeni yasa çıktı, senin ödediğin para geçerli değil' diyerek senedi vermedi. Sedat'a toplam 45 bin lira ödedim. Buna rağmen yine senedimi vermedi. Sedat'ı öldürdüğüm günün akşamı telefon açıp konuşmak istediğimi söyledim. Gece saat 23.00'de evine gittim. Kendisine artık para veremeyeceğimi tekrarladım. Bana küfür edip, ‘senedin elimde para ödemeye devam edeceksin' dedi. Tartıştıktan sonra oturup futbol maçı özetlerini izledik. Sedat, saat 24.00'de uyudu.'

‘BOĞAZINI KOYUN KESER GİBİ KESTİM'

'Beni bir türlü uyku tutmuyordu. Yatağa yatıp bir saat tavana baktım. Yataktan kalkıp mutfağa gidip bir bardak su içtim. Masa üzerindeki bıçağı alıp, içeri girdim. Sedat'ı öldürüp öldürmemek için başında elimde bıçakla yarım saat düşündüm. Kanımı emmesine fazla izin vermemek için öldürmeye karar verdim. Bıçağı karnına sapladım. Sedat, acıyla uyanıp ‘ne yapıyorsun?' dedi. Kalkar gibi oldu. Ardı ardına bıçağı karnına saplamaya devam ettim.

Can havliyle kalkıp kaçmaya çalıştı. Yakalayıp sırtından bıçaklamaya devam ettim. Kanlar içinde yere yığıldı. Ardından ölmesi için koyun gibi kafasını tutup boğazını kestim. Ölmesi için de başında bekledim. Nabzına bakıp öldüğünü anlayınca banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım, üzerimdeki kanlı kıyafetleri değiştirip pantolonumu ve tişörtümü giydikten sonra evden çıktım. Merkez Camisi'ne doğru yürüdüm. Yanıma aldığım bıçağı Girne Köprüsü'nden Seyhan Nehri'ne attım.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°