Kanserden korunmak için Akdeniz diyeti
Manşet Haber 6.04.2015 12:44:20 0

Kanserden korunmak için Akdeniz diyeti

Kanserden korunmak için Akdeniz diyeti

kanser_hucresi_hedefliTürk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir kanser alanında son yıllarda dünyadaki devrim niteliğindeki gelişmeler i anlatırken, “Kanser erken teşhis edildiği takdirde tam olarak şifaya kavuşabilen bir hastalıktır” dedi.

'Kanser tedavisi son yıllarda çok önemli devrim niteliğinde gelişmelere değişmelere sahne oluyor. Bu konudaki en önemli gelişmelerden bir tanesi eskiden kanser tedavisinde sadece cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kullanılırken, son 10 yılda özellikle genetik ve moleküler biyoloji alanındaki gelişmeler kanserde var olan genetik bozuklukları çok daha iyi tanımamıza, hangi genetik bozukluğun kanserin artmasına çoğalmasına ve yayılmasına yol açtığını anlamamızı sağladı' diyen Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir, kimya alanındaki gelişmelerin kanserin artmasına yol açan gendeki bozukluğu hedefleyen ilaçlar ortaya çıkmasını sağladığını belirtti. Demir: ‘‘Biz bunlara akıllı moleküller, kişiye özel tedaviler diyoruz. Gerçekten bazı kanser türlerinde bugün hiç kemoterapi yapmadan sadece bu akıllı moleküller ve hedefli tedavilerle kanseri ileri evrelerinde bile kontrol altında tutuyoruz. Bugün akciğer kanserlerin bazı türlerinde en ölümcül cilt kanserlerinden olan malign melanomda veya böbrek kanserlerinde bu tür akıllı moleküllerle özellikle gendeki bozukluğu hedefleyen moleküllerle başarı sağlayabilmemiz çok heyecan verici’’ dedi.

'Bağışıklık sistemini uyararak kanserle mücadele eden tedaviler yakında ülkemizde '

Prof. Dr. Gökhan Demir kanser alanındaki ikinci önemli gelişmeyi ise şöyle anlatıyor: ‘‘Bağışıklık sistemi bugüne kadar kansere karşı daha pasif duran bir sistemdi, yeterli derecede kansere karşı etkili olamıyordu. Son iki yıl içinde geliştirilen yeni moleküllerle artık vücudun hücrelerini kullanarak yani bağışıklık sistemini uyararak kanserle mücadele etme konusunda çok önemli başarılar kaydediyoruz. Akciğer kanseri ve melanomdaki bu tedaviler ABD’de ve Avrupa’da onaylandı. Yakın zamanda Sağlık Bakanlığı’nın onayı ile bu ilaçları ülkemizde de kullanmaya başlayacağız.’’

Kanser üç yönlü değerlendirilmesi gereken bir konu: Korunma, Erken Tanı, Tedavi

Prof. Demir 'Kanser alanında her zaman üstüne basarak dile getirdiğimiz üç önemli konu korunma erken tanı ve tedavidir. Türkiye kanser tedavisi konusunda bütün çevre ülkelerin lider konumunda bir ülke artık. Balkanlar, kuzey Afrika, kuzey Karadeniz’in üst bölgesindeki ülkelerden hastalar Türkiye’ye tedavi için geliyor. Ancak kanserde tek alan sadece tedavi yetmiyor, kanserden korunma ve erken tanı için tarama testlerinin yapılması da en az tedavi kadar önemlidir' diyerek halkı uyarıyor.

Kanserden korunmak için Akdeniz diyeti

Korunma için düzenli egzersiz yapmanın ve beslenmenin önemine değinen Prof. Demir Akdeniz diyetini öneriyor ve bol miktarda meyve, sebze, balık ve zeytinyağlı tüketilmesi, yağ olarak doymuş yağları değil zeytinyağının tercih edilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve devam ediyor ‘‘Aşırı tuzdan, aşırı beyaz şekerden, aşırı beyaz undan, doymamış yağdan ve işlenmiş gıdalardan kaçınacağız. Özellikle yaz aylarında güneş ışınlarına direkt maruz kalmaktan kendimizi ve çocuklarımızı koruyacağız. Bütün bunlar kanserden korunmak için alabileceğimiz çok basit önlemler. Şunu bilmeliyiz ki; bunları yapan kişilerin de kanser riski maalesef sıfır olmaz. Belli bir yaştan itibaren kanser tarama programlarına katılmamız gerekiyor. Kanser erken teşhis edildiği takdirde tam olarak şifaya kavuşabilen bir hastalıktır.'

Kadınlar jinekolojik muayenelerini, erkekler prostat kontrollerini ihmal etmemeli

Her kadının cinsel hayat ile birlikte yıllık olarak jinekolojik muayenelerini yaptırması gerektiğini vurgulayan Prof. Demir, 40 yaşından itibaren mamografi çektirilmesi için kadınları; kolonoskopi yapılması konusunda 45 yaşını geçmiş herkesi uyarıyor. 40 yaşını geçmiş erkeklere ise prostat kontrollerini yıllık olarak yapmalarını hatırlatıyor. Vücudunda aşırı derecede ben olan sarışın ve açık tenli insanların yılda bir defa dermatolojik muayeneden geçmesi gerektiğini ekleyen Prof. Demir, bu önlemlerin kanser oluşma sıklığını yüzde 25 ile 30 oranında azalttığını belirtiyor.

Prof. Dr. Gökhan Demir Türkiye’de ön plana çıkan kanser türleri hakkında şu bilgileri veriyor: ‘‘Türkiye’de özellikle akciğer kanserleri çok önemli bir sorun. Bugün hala akciğer kanserleri erkeklerde en sık gördüğümüz kanserler arasında birinci sırada çünkü hala çok yüksek oranda sigara kullanan bir toplumuz. Bu oran azalıyor ama koruyucu önlemlerin kanser sıklığında azalmaya yol açması için 5-10 yıllık bir süre gerekiyor. Türkiye’de kadınlarda da sigara kullanma oranının arttığı bir dönemde olduğumuz için ne yazık ki akciğer kanserleri kadınlarda da artış gösteren bir kanser türü haline geldi. Türkiye kanser konusunda bir değişim sürecinde. Artık Batılı kanser tipleri olan prostat, meme ve kalın bağırsak kanserlerine daha fazla rastlandığını görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda mide kanserleri, kalın bağırsak kanserine oranla daha sık rastlanırken, bugün mide kanserlerinde bir azalma söz konusu.’’

Günümüzde bazı kanser türlerine karşı geliştirilmiş testler ve tarama programlarından bahseden Prof. Demir ailesinde hiçbir risk faktörü taşımayan, kendisinde hiçbir şikayet olmayan tamamıyla sağlıklı insanların da belli yaşlardan itibaren mamografi, SMEAR Testi, PSA Testi, kolonoskopi ile ben takibi yaptırmaları gerektiğini hatırlatarak sözlerini tamamlıyor.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°