Kar lastiği karaborsaya düştü!
Manşet Haber 29.11.2012 12:00:11 0

Kar lastiği karaborsaya düştü!

Kar lastiği karaborsaya düştü!

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, özellikle son yıllarda ticari segmentte yaşanan büyümeye dikkat çekerek, ülkemizde 16 milyon 825 bin araç bulunduğunu ve piyasada yeterli kar lastiği bulunmadığını öne sürdü, kar lastiği uygulaması için belirlenen sürenin acilen uzatılmasını istedi

İHTİYAÇ 10 KAT ARTTI

Türkiye’de toplam lastik pazarının da 18 milyon adet seviyelerinde gerçekleştiğini ifade eden Palandöken, “Bunun 12 milyon adedi eski lastiklerini değiştirenler oluşturuyor. 6 milyon adet lastik ise yeni üretilen araçlar için otomotiv üreticileri kullanıyor. Lastik pazarının büyük bir çoğunluğunu sayıları 8 milyon 515 bine ulaşan otomobillerin lastikleri oluşturuyor. Zorunluluk getirilmeden önce kar lastiği yılda 1.5 milyon adetlik bir pazardı. Şimdi en az 10 katı kar lastiğine ihtiyaç var” dedi.

“ KORSANA DÜŞÜRMEYİN

Yönetmeliğin yayınlanmasının ardından fırsatçıların kar tipi lastikleri piyasadan topladığına dikkat çeken TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Şuan piyasada kar tipi lastik bulunmuyor. Çünkü kar tipi lastiK hem az üretiliyor, hem de piyasadaki lastikleri bazı fırsatçılar yönetmeliğin yayınlanması ile birlikte piyasadan toplayarak yüksek fiyattan el altından satıyorlar. Şoför esnafımızın ve vatandaşlarımızın karaborsadan alışveriş yapmaması için hem kar tipi lastik üretimi artırılmalı, hem de zaman kaybedilmeden süre uzatılmalıdır” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°