Karabulut, CHP Çukurova ilçede
Manşet Haber 24.04.2013 16:09:52 0

Karabulut, CHP Çukurova ilçede

Karabulut, CHP Çukurova ilçede

Cumhuriyet Halk Partisi Adana Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Hüseyin Karabulut,

ilçe teşkilatını ziyaret etti, CHP’nin seçimlerden zaferle çıkacağını söyledi.

karabulut_chpcukurovaHüseyin Karabulut, ziyaretinde CHP Çukurova İlçe Başkanı Haşmet Biçer ve yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra partililerle sohbet ederek çalışmaları ve projeleri hakkında bilgi verdi.

CHP Çukurova İlçe Başkanı Haşmet Biçer, parti tabanından yetişen adaylarla başarıya ulaşmanın daha da kolaylaşacağını belirtti. Hüseyin Karabulut’un partilerinde bir çok görevlerde bulunduğunu belirten Başkan Biçer, “ Parti ocağından yetişmiş, partimizde emek vermiş, değişik kademelerde görev almış insanların aday adayı olmasından çok mutluluk duyuyoruz. Hüseyin Karabulut arkadaşımızda mutfakta yetişen birisi, kendisine başarılar diliyorum.” dedi.

KARABULUT, “OCAKTA YETİŞTİM”

CHP Adana Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Hüseyin Karabulut, 1975 yılından bu yana geçen uzun süreçte partisinin her kademesinde görev yaptığını vurguladı. Karabulut, “Partinin ocağında yetişmiş ve 38 yıllık süreçte tam anlamıyla partinin mektebini okudum. O mutfakta, sokakta kendimizi yetiştirdik. Partilimizle, sosyal demokrat dostlarla, ilerici, solcu arkadaşlarla bu düşüncelerimizi gerçekleştirdik. 1975 yılında CHP Merkez İlçe Gençlik Kolları yönetim kurulu üyesi olarak siyasi hayatıma başladım. 35 yıldır partinin delegesiyim. Bu süreç içerisinde 10 dönem gibi kurultay delegeliği, 1 dönem parti meclisi üyeliği yaptım, kurucu il başkan yardımcılığı, saymanlık yaptım. Örgüt içerisinde de çeşitli görevlerde bulundum. 2014 yerel seçimlerinde Büyükşehir Belediyesi’ne başkan aday adayı olacağım. Örgütlerimiz ve partililerimizle elele verirsek seçimlerde zaferimiz kaçınılmaz olur.” diye konuştu.

“BELEDİYEYİ BERABER YÖNETECEĞİZ”

Sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, kurumlar, kuruluşlar partilerine gönül vermiş bir ekiple uzun süredir çalıştıklarını belirten Karabulut, “ Bu uzun süre çalışmamızınn sonucu olarak da adaylığımın ciddi bir sinerji yaratacağını düşünüyorum. Benim parti içinde aday adayı olmam şu anlamda ön plana çıktı. Aladağ’lıyım, taşra doğumluyum.Yıllardır taşradan ilçelerden bağımızı koparmadık. Merkez siyasetimize de yoğun bir şekilde devam ettik. Her seçimde aday olduk ya da olmadık, aday olan arkadaşlarımız kadar performans sağladık, mücadele ettik. Bu mücadelemizde hiçbir koşulda durmadı. Hiçbir koşulda da ben yoksam bu parti olmaz mantığım da olmadı. Beni tanıyan arkadaşlarım beni çok iyi bilirler.

Partilim, halk artık büyükşehir belediyesine girmek istiyor. Bürokrat biri başkan oldu diyelim. Bürokrat gelirse bürokratla yönetir. Ben gelirsem, ben örgütümle, sivil toplum örgütleriyle yönetirim. Ben bu mutfakta yetiştim, bu mutfaktan çıktım, elbette ki partilimle, örgütümle birlikte yönetmek beni daha da mutlu eder, daha da başarılı oluruz diye düşünüyorum. Taşın altına hep birlikte elimizi koyarsak, Adana’da Büyükşehir’i, Çukurova’yı, Seyhan’ı Yüreğir’i alırız. Bu konuda da seçmenden çok olumlu tepkiler alıyorum. 45 gündür köyleri, ilçeleri dolaşıyorum. Göreve geldiğimde belediyeyi hep birlikte yöneteceğiz.” şeklinde konuştu.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°