Karaca: Öğretmen atamalarındaki hatadan dönülmeli
Manşet Haber 19.10.2012 17:32:00 0

Karaca: Öğretmen atamalarındaki hatadan dönülmeli

Karaca: Öğretmen atamalarındaki hatadan dönülmeli

Adana(Ulus)--Eğitim Sem Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca, kadrolu öğretmenlerin uzak ilçelere resen gönderilirken il içinde ücretli öğretmenlerin görevlendirildiğini belirterek, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini istedi.
Kamuran Karaca, yazılı açıklamasında, özür gurubuna bağlı olarak ilde depo öğretmeni olan 230 öğretmenden 94’ünün çeşitli ilçelerine resen atandığına dikkat çekti. Karaca açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“ İl içinde Büyükşehir sınırları içinde görevlendirilmesi gereken bu öğretmenlerden bir çoğu yapılan haksız atamalar sonucunda mağdur olmuş eşlerini ve çocuklarını ilde bırakarak atandıkları uzak ilçelere gitmek zorunda bırakılmıştır. Haklı olarak bu durumda olan birçok öğretmen dava açmıştır. Dava süreci devam etmektedir.
Kadrolu öğretmenler uzak ilçelere zorla gönderilirken, diğer taraftan iliçi yer değişikliği istemiş ve okullardaki boşluğa göre atama sırası bekleyen öğretmenlerde göz ardı edilerek bugünlerde büyükşehir sınırları içindeki ilçe milli eğitim müdürlükleri ücretli öğretmen alarak il içindeki okullara görevlendirmeler yapmaktadır. Bu durum açıkça haksızlık yaratmaktadır, İl Milli Eğitim Müdürlüğüne sesleniyoruz; eğitimde 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte tüm ülkede yaşanan karmaşa içerisinde yapılan uygulamalardan ortaya çıkan eksiklikler ve yanlışlıklar hızla yeniden değerlendirilmeli ve öğretmenlerin mağduriyetleri önlenmelidir.
Resen atamaların zaten hukuk süreci sonunda iptal edileceğinde değerlendirilerek, bu atamalar iptal edilmeli Büyükşehir sınırları içerisinde ücretli öğretmenler geri çekilerek resen atanan öğretmenler atanmalıdır.
Eğitimin düzenli ve sürekli bir kamu hizmeti olması gerçeğine aykırı bir şekilde hayata geçirilen, geçici ve iş güvencesiz çalışmayı esas alan ücretli öğretmenlik uygulaması, bugün tüm dünyada benimsenen 'ucuz işgücü' uygulamasının eğitimdeki yansıması olarak karşımıza çıkmıştır
Ücretli öğretmenlik uygulamasının Anayasaya aykırılığı nedeniyle uygulamanın durdurulması ve eğitimde kadrolu, iş güvenceli istihdamın sağlanması için Danıştay‘a dava açmış bulunuyoruz. Sendikamız ücretli öğretmenlerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi ve eğitimde tek istihdam biçiminin kadrolu istihdam olması için, şu anda sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin kadroya alınması için, ataması yapılmayan öğretmenlerin atamalarının yapılması için örgütsel ve hukuksal mücadelesini sürdürmeye kararlıdır.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°