KARALAR: DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ MEMLEKETİMİN
Manşet Haber 11.04.2019 19:53:40 0

KARALAR: DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ MEMLEKETİMİN

KARALAR: DAĞLARINA BAHAR GELMİŞ MEMLEKETİMİN






Selahattin
Çolak’tan tam 30 yıl sonra Zeydan Karalar sosyal demokrat bir belediye başkanı
olarak Adana’da Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.





Zeydan Karalar mazbatasını aldıktan sonra görevini MHP’li Hüseyin Sözlü’den devraldı. Tarihi Büyükşehir Belediye binasındaki kürsüden 20 bini aşkın kişiye mitingdeki gibi konuştu.









Adana’nın
yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, sözlerine Ahmet Arif’in“Dağlarına
Bahar Gelmiş” şiiri ile başladı, yine aynı şiir ile bitirdi. İşte Karalar’ın okuduğu
şiir:





DAĞLARINA BAHAR
GELMİŞ





Dağlarına bahar gelmiş memleketimin 
Haberin var mı taş duvar 
Demir kapı kör pencere 
Yastığın ranzan zincirin 
Uğruna ölümlere gidip geldiğim 
Zulamdaki mahzun resim 
Haberin var mı 
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş 
Karanfil kokuyor cigaram 
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin 












https://www.facebook.com/volkan.zan


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°