KARALAR’DAN ÜRETİCİYE 42 BİN 500 LAVANTA FİDESİ
Manşet Haber 23.12.2019 00:07:33 0

KARALAR’DAN ÜRETİCİYE 42 BİN 500 LAVANTA FİDESİ

KARALAR’DAN ÜRETİCİYE 42 BİN 500 LAVANTA FİDESİ


Adana Büyükşehir Belediyesi, dikimini ve üretimini teşvik etmek amacıyla Aladağ ilçesinde 25 bin 500, Pozantı ilçesinde de 17 bin lavanta fidesi dağıttı.
CHP İl Başkanı Mehmet Çelebi’nin eşlik ettiği Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, fidan dağıtımı etkinliklerinde, kırsalda tarıma ve hayvancılığa verilen ve verilecek desteğin içeriği hakkında bilgi verdi. Lavanta fidesi dağıtım töreninde ABB Başkanı Zeydan Karalar, şöyle konuştu:
“Hiç olmadığı kadar hizmet göreceğinize dair size söz verdim. Bunun gereğini yerine getireceğiz. Nihayetinde ocakta inşallah artık artı veren bir belediye bütçesi sağlayacağız. İlk aylardaki çok kötü mali tabloya rağmen hizmeti durdurmadık. Kozan’da 50 km yol yaptık. İmamoğlu’nda yaptığımız isale hattının uzunluğu 264 km. 30 km asbestli hat değiştirdik. Ceyhan’da, Karataş’ta, Aladağ’da, Kozan’da, bütün Adana’da kanserojen etkisi olan asbestli borulardan gelen su içiliyor.
Su cenneti Adana’nın üçte birinde sağlıklı su yok. Bu kardeşiniz 5 yıl içinde arıtmasız ilçe, susuz belde, köy bırakmayacak Allah’ın izniyle. Aladağ’da önemli yol çalışmalarımız var ve uzun yıllardır yapılamayan yolları kısa sürede bitireceğiz. Bu konuda muhtarları toplayacağım. En azından ana yollarda sıkıntınız kalmayacak. Önümüzdeki yaz büyük bir yol hamlesi başlatıyoruz. Bana, ‘yaptığınız yama, önce yapılan yollardan kaliteli’ diyorlar. Kaliteli yol yapmayanın parasını ödemem. Ben milletin parasını çarçur ettirmem.
Benim kullandığım para sonuçta milletin verdiği vergilerden oluşuyor.
Bizim işimiz sadece yol, taziye evi, park, altyapı yapmak, su getirmek değil. Hangi vatandaşımızın nerede bir ihtiyacı varsa ona el atmaya başladık.
Tufanbeyli’de Tarım İl Müdürlüğü’nün yaptığı paketleme tesisini birlikte işleteceğiz.
Tufanbeyli’yi yeniden dünyanın en kaliteli fasulyesini, nohudunu, mercimeğini üreten hale getireceğiz. Saimbeyli’de üzüm bağlarını kuruyoruz şu anda. Oraya çok ciddi tarım desteği veriyoruz. Feke’de silaj desteği veriyoruz. Hayvancılığı destekliyoruz. Aladağ’da da tarımın yanı sıra, hayvancılık desteğini gündeme alacağız.
Pozantı’da domates ve çilek fidesi dağıttık. Bizde siyaset ayrımı yok. Hangi partiye oy verirseniz verin, benim kardeşlerimsiniz. Hepinize hizmet etmek benim boynumun borcudur”
LAVANTA KATMA DEĞERİ YÜKSEK BİR ÜRÜN
Pozantı’yı, Karaisalı’yı, ve Aladağ’ı lavanta cenneti haline getirmek istediğini belirten Zeydan Karalar, bu konuda da görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Dağlık, toprağı az olan yerlerde lavanta bir endüstri ürünü aynı zamanda. Hem görseli insanı çok mutlu ediyor, rahatlatıyor. Kokusu, yağı, dünyada çok önemli. Bunların önemini bilin. Türkiye’de bu artıyor. Adana’da lavanta üretimi arttığında biz bir tesis kuracağız, lavantalarınızı sizden alacağız, endüstriyel ürün haline getirip daha çok para kazanmanızı sağlayacağız. Dönümden yaklaşık 1 ton ürün alabilirsiniz. Lavantanın kilosu şu anda minimum 5 liradır. Dönümden 5 bin lira para kazanılabilir.
ENERJİMİ HEMŞEHRİLERİMDEN ALIYORUM
Biz sizin yanınızdayız. Biz parayı iyi yönetiriz. Beni Seyhan Belediyesi’nden tanıyorsunuz ama Adana Büyükşehir Belediyesi’nde de bu kardeşinizin farkını bariz biçimde göreceksiniz. Tabii ki her sorunu bir anda çözmek mümkün değil. Sırayla ama birbirimize inanarak ve güvenerek, tabii ben size dayanarak bu işleri yapacağım. Ben üç gündür iki saat uykuyla ayaktayım arkadaşlar. Diyorlar ki ‘Başkan bu enerjiyi nereden buluyorsun?’ İşte karşımdaki kardeşlerimden alıyorum. Sizlerden alıyorum. Bana desteğiniz, güveniniz bana hem büyük mutluluk veriyor, hem büyük güç veriyor. 24 saat çalışsam size hizmet etmekten asla yorulmam. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Hiç dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar’ diyor. Ben hayatında hangi sektörde çalıştıysam, hangi işi yaptıysam onu en iyi biçimde yapmaya çalıştım. Ne Çukobirlik’te, ne özel sektörde, ne de kendi işimde başarısızlığa tahammül gösterdim. Bunun iki nedeni var. Birincisi çalışanı Allah sever. İkincisi de Mustafa Kemal Atatürk, ‘Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır’ diyor”
ADANA’NIN MAKUS TALİHİ KIRILACAK
Lavanta üretiminin ve getirilerinin ayrıntılarıyla ilgili de bilgi aktaran Başkan Zeydan Karalar, şöyle devam etti: “Milli ekonomiye ekstra gelir getiren, uçucu yağı en fazla kozmetik ve parfüm sanayisinde kullanılan lavanta (İyi parfümlerin tanesi 80-100 avro) güzel kokusu nedeniyle sabun ve diğer endüstri kollarında, ilaç sanayisinde, ağrı kesici, sakinleştirici, uykusuzluk giderici özellikleriyle kullanılabilmektedir. Çiçeklerinin şifa verici özellikleriyle çay şeklinde de kullanılmaktadır. Balcılar da lavanta istiyor bizden. Daha çok ektirmemizi istiyorlar. Lavanta çiçeklerinden elde edilen bal daha iyi para ediyor.
Bal üreten kardeşlerim beklesinler onlara da sürprizim olacak. Bal üretimi bölgemizde çok önemli. Bal üretiminde Türkiye’de üçüncü Adana. Adana işsizlikte şampiyon oluyor ya, makus talihini kıracağız Adana’nın. Adana’nın böyle güzel rekorlarla anılmasını sağlayacağız. Saimbeyli’de üzüm bağları oluşturduk ve yine Saimbeyli’ne soğuk hava deposu yapacağız. Böylece kirazların dalda kalmasını engelleyeceğiz. İhracatlarına destek olacağız. Buradaki amaçlarımız kırsaldaki vatandaşlarımızın sosyoekonomik seviyesini yükseltmek, küçük aile işletmelerini canlandırmak, kooperatif kültürünü hayata geçirmek, yerinde istihdam sağlamak, insanların yaşadıkları yerde mutlu olmasını sağlayarak, şehirlere göçü bir nebze engellemek.”
POZANTI LAVANTA DAĞITIMI
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Aladağ ilçesinin ardından Pozantı’da da lavanta fidesi dağıttı. Burada vatandaşlarla bir araya gelen Başkan Zeydan karalar, soğuk havaya rağmen törene katılan kadınlara, muhtarlara ve vatandaşlara teşekkür etti.
KÖYLÜYÜ YENİDEN MİLLETİN EFENDİSİ YAPMAYA KARARLIYIZ
Başkan Zeydan Karalar, “Karakışlakçı’dan gelen kadınlarımız, çilek üreten kadınlarımız, Kınalı Eller… Biz Seyhan Belediye Başkanıyken karış karış bütün Adana’yı gezdik. Hangi ilçede, hangi köyde ne problem var, bunların tamamını tespit ettik.
Köylünün, çiftçinin giderek yok olmaya başladığını, büyük ızdırap içinde yaşadığını, yokluk içinde yaşadığını gördük. Mustafa Kemal Atatürk’ün köylü milletin efendisidir” sözünü hatırladığımızda büyük ızdırap çektik. Bizim köylümüz gerçekten milletin efendisidir ve gerçekten milletin efendisi olmalıdır. Boşuna söylememiş ulu önder. Ne yazık ki o milletin efendisi olan köylü çok zor durumda şimdi. Biz büyük bir çabayla tekrar köylüyü milletin efendisi yapmaya kararlıyız değerli kardeşlerim” dedi.
KADIN-ERKEK OMUZ OMUZA ÇALIŞACAK, ADANA GELİŞECEK
Kadının toplumun her alanında güçlenmesinin önemine değinen Başkan Zeydan Karalar, “Kadını güçlendirmek, kadını toplumda daha etkili kılmak, inanın bir ülkenin gelişmişliği ile çok doğru orantılıdır. Bundan erkeklerin en ufak bir tereddüdü olmamalıdır.
Büyük bir cesaretle, kadınların daha güçlü, sosyal ve ekonomik alanlarda daha çok yer alan bir hale getirmeye yönelik çabalarımızın olması hepimizin görevidir. Erkekler, ‘Ya bizim etkimiz azalır, kadın bizi dinlemez’ diye düşünmesin. Hiç öyle bir şey olmaz. Kadın erkeğin, erkek de kadının yardımcısıdır. Netice itibariyle hayat müşterektir. Bizim birbirimize yardım etmekten başka da çıkar yolumuz yoktur. Kadınları güçlendirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
KADINLARA İMKAN VERİLDİKÇE, KIRSALDA SORUNLAR AZALIYOR
Çeşitli ilçelerde tarımın ve hayvancılığın gelişmesi için önemli işler yapıldığını ifade eden Başkan Zeydan Karalar, şöyle devam etti: “Çilek buraların önemli bir meyvesidir ve dünyanın en yararlı meyvelerindendir ama çiftçilerimiz, köylülerimiz satamıyor.
Feke ve Saimbeyli’de hayvancılığı geliştirmek için slaj desteği yaptık. Aladağ ve Pozantı’da lavanta fidesi dağıttık. Bacılarım, kardeşlerim lavanta istediler. Size her şey feda olsun! Daha önce Pozantı’da çilek fidesi dağıttık. Karakışlakçı Köyü’ne gidin görün.
Sırf bu kadınlarımızın çalışmasından ötürü Karakışlakçı Köyü ekonomik sorunlarını çözme konusunda çok yol kat etti. Ama daha iyi olacağız.
İstiyoruz ki memlekette hiç bir kardeşimizin en ufak bir derdi olmasın. Biz bu desteklere devam edeceğiz. Bizim köylüye, kadınlara, sizlere desteğimiz devam edecek. Ülkenin gelişimi de, ülkenin refahı da, ülkenin huzuru da kadının gerçekten güçlenmesinden geçiyor. Ben her zaman sizin yanınızdayım. Kooperatifleri destekleyeceğiz. Daha çok kadın kooperatiflerini destekleyeceğiz. Biz Seyhan Belediyesi’ndeyken Kınalı Eller diye bir kooperatif kurduk, şimdi onlarca kooperatif kuruyoruz. Hayvancılığa destek veriyoruz, sütçülüğe, balcılığa destek vereceğiz. Nerede bir köylü kardeşimin ihtiyacı varsa onun yanında olacağız.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°