KARATAŞ BELEDİYESİ DE MASKE ÜRETİYOR
Manşet Haber 29.03.2020 18:33:07 0

KARATAŞ BELEDİYESİ DE MASKE ÜRETİYOR

KARATAŞ BELEDİYESİ DE MASKE ÜRETİYOR






Karataş Belediyesi Corona Virüsü sebebi ile piyasada
bulmakta zorlanılan ve fiyatının çok üzerinde satılan maskelerin üretimi için
Karataş Kaymakamlığı ve Adana Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile üretime
başladı.





Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz;  “Zor
günlerde vatandaşlarımızın mücadeleye destek vermesi bizleri çok mutlu etti.
İlçe halkımızın virüs ile mücadele çalışmalarımıza araç ve ekipmanlarının yanı
sıra hizmet noktasında da ekiplerimize destek veriyorlar.” diyerek şöyle
konuştu:









“Karataş Kaymakamlığımızın iş gücü, Karataş Belediyemizin
ve Adana Büyükşehir Belediyesi'nin malzeme desteği ile daha korunan bir Karataş
yaratmak maksadıyla maske üretimine başlayarak halkımızın sağlığı için çaba
gösteriyoruz. Corona virüsü karşısında aldığımız her önlem bizi bir adım daha
hastalıktan uzaklaştıracağı düşüncesi ile personel ve ekipmanlarımız seferber
edilmiş durumdadır. Bizler sizlerin sağlığı için elimizden gelen gayreti
gösterir iken değerli halkımızdan tek istediğimiz bireysel izolasyonlarını
sağlayarak evlerinde kalmaları ve Virüs’ün yayılmasını önlemek için alınacak
tedbirleri dikkate alarak durumun ciddiyetini önemsemeleridir. “



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°