KAYMAKAMA HADDİNİ BİLDİRİN
Manşet Haber 17.08.2016 12:23:22 0

KAYMAKAMA HADDİNİ BİLDİRİN

KAYMAKAMA HADDİNİ BİLDİRİN

Atatürk'ün Adana'nın Pozantı İlçesine gelişinin yıl dönümünde yaşananlar TBMM gündemine taşındı. CHP TBMM Meclis Grup Başkan Vekili Engin Altay, Pozantı Kaymakamının Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’e yönelik tutumunu  sert dille eleştirdi.  Altay, Pozantı Kaymakamını eleştirirken, “Saygısız, yaralayıcı ve kaba tutumu, bizim açımızdan, Meclise bomba bırakan pilotun tutumuyla aynı ölçüde millî iradeye saygısızlıktır. Bu kaymakama bu Hükûmetin haddini bildirmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Altay TBMM genel kurulundaki konuşmasıyla hükümetten Kaymakam hakkında derhal işlem yapmasını da istedi.pozantiozdis

Engin Altay TBMM genel kurulunda partisi adına yaptığı konuşmasında,  “15 Temmuz kalkışmasından siyaset kurumu da kısmen ders almış görünüyor, ancak öyle görüyoruz ki bürokrasinin 15 Temmuzdan çok ders almadığı yönünde çeşitli uygulamalara da sık sık tanık oluyoruz.” İfadelerine yer verdi ve şöyle dedi:

“Millî irade demek, sadece Sayın Cumhurbaşkanı ve sadece görevdeki Hükûmet demek değildir. Millî iradenin adresi, tek merkezi ve kaynağı Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onu oluşturan 550 sayın milletvekilidir.pozanti_ozdis

5 Ağustos günü, Adana ili Pozantı ilçesinde, Atatürk'ün Pozantı'ya gelişiyle ilgili yapılan kutlamalarda ilçe kaymakamının Adana Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özdiş'e yönelik saygısız, yaralayıcı ve kaba tutumu, bizim açımızdan, Meclise bomba bırakan pilotun tutumuyla aynı ölçüde millî iradeye saygısızlıktır. Bu kaymakama bu Hükûmetin haddini bildirmesini talep ediyorum. Hiçbir kaymakamın ya da valinin Parlamentoyu oluşturan milletvekilleriyle ilgili olarak parti rozetine dayalı bir ayrım ve bu çerçevede bir saygı ya da saygısızlık haddi değildir. Bu, olsa olsa bayağı bir işgüzarlık, ucuz bir dalkavukluktur ya da belki de bir suçluluk psikolojisiyle FETÖ terör örgütüyle ilişkilendirilmemek adına yaptığı bir yalakalıktan ibarettir.

Hükûmetin bu hadsiz ve densiz kaymakama haddini bildirmesini ve bundan sonra sadece partimize mensup değil, bütün muhalefet partilerine mensup milletvekillerine yönelik, bürokratlar tarafından yapılan bu hadsiz, saygısız tutumların katı ve sıkı takipçisi olacağımızın da altını özenle çiziyorum. Hükûmetten bu konuda bir izahat talep ediyorum.”pozantiözdiskaymakam

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°