KDV İADELERİ MÜCBİR SEBEP NEDENİYLE MÜKELLEF BEYANI ÜZERİNDEN İADE EDİLMELİDİR!
Manşet Haber 5.04.2020 16:21:24 0

KDV İADELERİ MÜCBİR SEBEP NEDENİYLE MÜKELLEF BEYANI ÜZERİNDEN İADE EDİLMELİDİR!

KDV İADELERİ MÜCBİR SEBEP NEDENİYLE MÜKELLEF BEYANI ÜZERİNDEN İADE EDİLMELİDİR!














Coronavirüsküresel
salgını nedeniyle;
mükelleflerin katma değer
vergisi iadesi alacakları ödenemiyor!Mücbir Sebep
kapsamındakatma değer vergisi iadeleri
518
sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği
ile fiilen durdu. Yeni bir tebliğ ile beyannamelerin
verilmesi ve mücbir sebep süresince katma değer vergisi iadeleri belli bir
oran dahilinde mükelleflerin beyan üzerine kendilerine iade edilmelidir.





BEYANNAME VERİLMEMESİ KDV İADELERİNİ
DURDURMUŞTUR!





24
MART 2020
tarihinde Hazine
ve Maliye Bakanlığı
tarafından yayınlanan 518 sıra no’luVergi Usul
Kanunu Genel Tebliği
ile vergi ve benzeri ödemeler için mücbir sebep ilan
edildi.





Anılan Tebliğ ile;





  • 27.04.2020 tarihine kadar verilmesi
    gereken KDV beyannameleri 27.07.2020 tarihine, ödenmesi ise 27.10. 2020
    tarihinde kadar;
  • 27.05.2020 tarihine kadar verilmesi
    gereken Nisan ayı KDV beyannameleri 27.07.2020 tarihineödenmesi ise 27.11.2020
    tarihinde kadar;
  • 26.06.2020 tarihine kadar verilmesi
    gereken Mayıs ayı KDV beyannameleri 27.07.2020 tarihine kadarödenmesi ise
    28.12.2020 tarihine kadar;Uzatılmıştır.




Yani ay bazında beyanname verme süreleri 3’er ay, ödeme vadeleri ise 6’şer ay
uzatılmıştır.





Dolayısıyla KDV beyannameleri söz konusu
tarihlere denk gelen 3 ay boyunca
tahakkuk etmeyecek, fatura ve benzeri belgeler defterlere
işlenmeyecektir.





YEMİNLİ
MALİ MÜŞAVİRLER KARŞIT İNCELEME YAPAMIYACAKLAR!





Bilindiği üzere, katma değer vergisi
iadelerinin tamamına yakını yeminli mali
müşavir raporları
ile yapılmaktadır. Yeminli
mali müşavirlerin
bu raporları düzenleyebilmeleri için sözleşme
imzaladıkları müşterilerinin mal ve hizmet satın aldıkları alt mükellefleri
için karşıt inceleme tutanakları düzenlemeleri gerekmektedir.





Kimi dönemlerde yıl sonuna kadar uzatılan
beyanname verme süreleri ile ilgili olarak bu yıl hiçbir mükellefin katma değer
vergisi iadesi alması söz konusu olmayacaktır.





Ekonominin en önemli sektörlerini
oluşturan imalat, ihracat, inşaat ve
lojisitik
firmaları fatura ve benzeri belgelerinde ödedikleri katma değer
vergilerini istisna ve indirimli oran nedeniyle müşterilerinden alamadıkları vergilerini
vergi dairesinde de alamamaktadırlar.





Bu durum zaten ekonomik sıkıntı içinde
bulunan, üretemeyen sektörleri iyice zor durumda bırakmaktadır.





NE
YAPMAK GEREKİR?





Coronavirüs nedeniyle bir takım vergi
ödevlerinin mücbir sebep nedeniyle yapılamaması nedeniyle yayınlanan mücbir
sebeple ilgili 518 sayılı Tebliğ’in
kapsamında ya da yeni bir tebliğ ile üretimin ve bağlı hizmetlerin durumu içingerekli
düzenlemeler yapılmalıdır.





Bu sektörlerle ilgili beyannameler verilmeli;
yalnızca ödeme süreleri uzatılmalıdır. Nitekim, aksi halde ekonomi tamamen durma
noktasına gelir.





Ya da bu afetin etkisini sınırlı tutmak
için genel karantina ilan edilmelidir. Bir taraftan yarım yamalak imalat bir
taraftan da esnek karantina olmaz.





Eğer genel bir karantina uygulanmayacaksa
bu durumda üretim yapan, imalat kuruluşları, ihracat ve ithalat ile lojistik
kuruluşlarında hizmet gören özellikle defter, belge ve muhasebe işlerini
yürüten insanlara bu işlemlerini sürdürmeleri için gerekli koşullar
sağlanmalıdır.





Buralarda çalışanların ücretleri devlet
tarafından ödenmeli, bu hizmetlerin aksamaması için önlemler daha ciddi ve sıkı
bir şekilde alınmalıdır.





Ancak bu suretle fatura ve benzeri
belgeler düzenlenecek,belgeler defterlere işlenecekbundan sonra dakarşıt
inceleme tutanakları düzenlenebilecektir.





BAŞKA
BİR RADİKAL ÇÖZÜM VE ÖNERİ





Belli bir tarih ve dönem esas alınarak katma
değer vergisi iade işlemlerini rutin olarak alan, haklarında özel esaslar
uygulanmayan,vergi dairelerinde sürekli iade alan mükelleflerin karşıt
incelemeleri de mücbir sebep kapsamında bir süreliğine ihmal edilerek bu
belgelerin daha sonra sunulma olanakları getirilmelidir.





Ya da sürekli katma değer vergisi iadesi
alan ve işlemlerinden şimdiye kadar özel esasları gerektirecek bir husus
bulunmayan mükelleflerin beyannamelerinde iade edilecek katma değer vergisi
olarak gösterdikleri verginin belli bir oranda kendilerinde ödenmesi sağlanmalıdır.
Bunun için bir koşullu taahhütname de istenebilir.





Sesleri duyuyor gibiyim ‘’olur mu öyle şey’’diye!
Unutulmamalıdır ki Türk Vergi Sistemi
beyana dayalıdır.





Bir
iki yanlış kişi ve kurum için özveri ile; üretim, ithalat, ihracat ve inşaat
yapan koca bir mükellef kitlesi mağdur edilmemelidir.





Yani bir hırsız için bütün mahalleyi cezalandırmamak gerekir!





Sabri Arpaç





sabriarpacymm@gmail.com



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°