KEDİ VE KÖPEKTEN KORKMANIZIN NEDENİ ANNE YA DA BABANIZIN KORKULARI OLABİLİR
Manşet Haber 24.01.2022 00:37:16 0

KEDİ VE KÖPEKTEN KORKMANIZIN NEDENİ ANNE YA DA BABANIZIN KORKULARI OLABİLİR

KEDİ VE KÖPEKTEN KORKMANIZIN NEDENİ ANNE YA DA BABANIZIN KORKULARI OLABİLİR






Bir kedi gördüğünüzde kalp atışlarınız hızlanıyor, titremeye mi başlıyorsunuz? Bir köpekle karşılaştığınızda bayılacak kadar kötüleşip donakaldığınız oluyor mu? Bu durumun nedeni kedi veya köpek fobisi olabilir. Bu fobinin çocukluk döneminde yaşanan bir travmanın etkisiyle ya da ebeveynlerden birinin bu canlılara karşı aşırı korku ve kaygı yaşaması nedeniyle ortaya çıkabildiğini anlatan Psk. Elif Cor, bu fobilerin terapiyle tedavi edilebileceğinin altını çiziyor. 





Fobi bir nesneye, canlıya karşı duyulan korkunun, bireyin günlük yaşamını olumsuz yönde etkilemesi durumu olarak tanımlanıyor. Ülkemizde en sık görülen fobilerin başında kedi-köpek fobisi geliyor. Bu fobi kendini kedi ya da köpekle karşılaşıldığında kişinin yaşadığı korku, panik ve huzursuzluk hali olarak belli ediyor. Bu korkunun sadece korkulan canlıyla karşılaşıldığında değil, kişinin onu düşündüğü zaman da tetiklenebileceğine dikkat çekenPsk. Elif Cor, bu fobinin oluşum nedenlerini şöyle açıklıyor: “Hayvan fobilerine neden olan etkenlerden biri çocukluk döneminde bu canlılardan biriyle olumsuz bir olay yaşaması durumudur. Bazen birden fazla hayvana karşı korku olabilir, örneğin kedi ve köpeğe karşı ya da tek bir canlıya karşı bu korku oluşabilir. Bu korkuların nedeni çocukluk dönemi travmaları olabilir.  Genetik yatkınlık da kedi ve köpek fobisinin nedenlerinden biridir. Ebeveynlerden birinin bu canlılara karşı aşırı korku ve kaygı yaşaması öğrenilmiş bir korku durumu olabilir. Daha önce o hayvanı hiç görmemiş veya onunla olumsuz bir durum yaşamamış bireylerde de bu korku oluşabilir.”





Kişinin sosyal hayatını etkileyebiliyor





Kedi ve köpek fobisinin belirtileri arasında bu canlılardan biriyle karşılaşıldığında donakalma, kalp atışlarının hızlanması, terleme, titreme, bayılma hissi görülebiliyor, kişi kaçınma davranışları sergileyebiliyor. Bu fobilerin kişilerin sosyal yaşamlarını etkileyebilecek düzeye geldiğini belirten Psk. Elif Cor,   “Örneğin kişi dışarıda kedi veya köpek görme ihtimalinden dolayı yemek yemekten kaçınma, dışarıya çıkmakta zorluk, kedi ve köpek besleyen arkadaşlarının evine gitmeme, televizyonda korkulan hayvanla ilgili görüntülere bakmama gibi sosyal yaşantının akışını bozabilecek durumlarla da karşılaşabiliyor” diyor.





Kedi ve köpek fobisinden kurtulmak mümkün





Kedi ve köpek fobisi, diğer pek çok fobi gibi tedavi edilebiliyor. Fobi tedavilerinde bilişsel davranışçı terapi yönteminin etkili olduğunun altını çizen Psk. Elif Cor,  tedavide aşamalı olarak kişinin kaçındığı durumlar üzerine yoğunlaşıldığını anlatıyor: “Danışan korku duyduğu hayvanlarla ilgili düşüncelerini terapiste anlatır. Terapide danışana duyarsızlaştırma seansları düzenlenir. Danışana korkulan hayvanın resimleri veya görüntülerine maruz bırakmayı içerebilir. Terapist kontrolünde doğru zaman diliminde yapılır. Burada danışanın korktuğu hayvan ya da hayvanlara karşıda temel nedende ortaya çıkabilmektedir. Kimi danışan o hayvanla ilgili olumsuz deneyimi olduğunu bilir ve bundan kaynaklı fobisi olduğu bilincinde gelirken kimi danışan bu fobisinin nereden ve neden kaynaklı olduğunu bilemez. Seanslarda bir bakıma bunun nedenini de ortaya çıkartmaya yönelik sürdürülür.  Burada korkunun temel nedenine bakılırsa bilinçaltı da önemli rol oynar.  Seans içi ve dışı ödevler verilir. Seans süresi danışandan danışana farklılık gösterir.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°