“KEKEMELİK 4 BİN YILDIR VAR OLAN BİR SORUN”
Manşet Haber 23.10.2018 01:43:42 0

“KEKEMELİK 4 BİN YILDIR VAR OLAN BİR SORUN”

“KEKEMELİK 4 BİN YILDIR VAR OLAN BİR SORUN”


Türkiye’nin kekeme bireylerce kurulan ilk derneği olma özelliğini taşıyan Kekemeler Derneği’nin 3. Türkiye Konferansı, Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlendi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Konrot, kekemeliğin 4 bin yıldır bilinen bir sorun olduğunu söyledi. Akıcı konuşmayı sağlamanın zor olmadığını ifade eden Prof. Dr. Konrot, akıcı konuşmanın günlük yaşam içerisine aktarılabilmesinin önemini vurguladı.
Kekemeler Derneği’nin düzenlediği 3. Türkiye konferansında kekeme bireylerin yaşadığı zorluklar ele alındı.
Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşke Emir Nebi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansın açılış konuşmasını yapan Kekemeler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı F. Özüm Kipel, derneğin amacı, kuruluş aşaması ve çalışmalarından söz etti. Programın ilk konuşmacıları; Kekemeler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Azad Bedirhan ve Üsküdar Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Kulübü Başkanı Anıl Akkaya oldu. Konuşmaların ardından moderatörlüğünü Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Konrot tarafından gerçekleştirilen panele geçildi.
“4 bin yıldır varlığını bildiğimiz bir sorun”
Kekemelik farkındalığının önemine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Konrot, sorunun bilimsel boyutta çözümü için çaba harcadıklarını kaydetti.
“1988’den beri 22 Ekim Uluslararası Kekemelik Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. İlginç değil mi? Aşağı yukarı 4 bin yıldır varlığını bildiğimiz bir sorunun, farkındalığının yıl olarak başlaması, 1988” diyen Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Bir sorunun farkında olmak için illa ki o sorunu yaşamanız gerekmiyor. Bizler de sorunun bilimsel boyutta çözümlenebilmesi için çabalıyoruz. 2017’den beri Kekemeler Derneği Türkiye’de bu etkinliği başlatarak, Dünya Kekemelik Günü farkındalığı etkinlikleri çerçevesinde, bizleri yönlendirmeye çalışıyor. Ben bugün, meseleyi kekemelerin talepleri ve onların kapasiteleri açısından değil, dil ve konuşma terapistlerinden beklenen talepler ve onların kapasiteleri açısından irdelemek istiyorum” şeklinde konuştu.
“Duyarsızlaşma, çok kolay kazanılabilecek bir şey değil”
Kekeme bireylerin terapilerinde duyarsızlaştırma çalışmalarının çok önemli boyutları olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Benzer şeyi ben de yaşadım. Yıllardır ben de işitme cihazı takmaktan kaçındım. Ne zaman ki işitme sorunumun olduğunu kabul edip de işitme cihazımı takıp sınıfa girdim, işte o zaman daha farklı bir konuma geldim. Ama duyarsızlaşma da o kadar kolay kazanılabilecek bir şey değil. Dil ve konuşma terapistinin bunu size tek başına kazandırabileceğini düşünüyorsanız, orada biraz yanılıyorsunuz. İşte onun için sorunun sahipleriyle, bu duruma iyi niyetli çözüm bulan kişilerin ve kurumların bir araya gelmesi çok önemli” dedi.
“Dil ve konuşma terapistleri, soruna bireysel olarak yaklaşmalı”
“Akıcı konuşmayı sağlamak o kadar da zor bir şey değil. 10 – 15 dakika içerisinde bir tekniği kullanarak yaptırırsınız ama önemli olan, bunun günlük yaşam içerisine aktarılabilmesi için vereceğiniz uğraş. Asıl sihirli nokta burası. Asıl zor olan kısım burası” diyen Prof. Dr. Ahmet Konrot, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dil ve konuşma terapistlerinin mutlaka soruna bireysel olarak yaklaşması lazım. İlk mezunlarımızı 1986’da verdik. Özel Eğitim’de de aynı şekilde. Umarız dil ve konuşma terapistliği mesleği de günün birinde bir yerlere gelecek. Ama hiçbir zaman unutmayalım ki 4 bin yıldır ortadan kalkmayan bu sorun, bıçakla kesilir gibi ortadan kalkmayacak. Şunu söylemeliyim ki bir sorunu tek başına bir kişinin çözebilmesi, hiçbir zaman mümkün değildir. Eğer ben bir şeylerle tek başıma baş edemezsem; bir psikolog, psikiyatrist arkadaşımdan da desteğini istiyorum, istemek durumundayım ve bunu yapmazsam, bir şeyleri eksik bırakırım diye düşünüyorum.”
Uluslararası Kekemelik Sempozyumu düzenlenmesi hedefleniyor
Prof. Dr. Ahmet Konrot, “Üsküdar Üniversitesi olarak hedeflerinden birinin de uluslararası katılımlı bir ‘Kekemelik Sempozyumu’ düzenlemek” olduğunu söyledi.
Panelistler Ozan Altıntaş, Güneş Işık ve Cüneyt İldam kekemelerin yaşadığı sorunlara değinerek beklentilerini dile getirdi. Dil ve konuşma terapistlerinin, konuşma terapilerinden önce kekeme bireyleri mevcut durumları ile barıştırmaları gerektiğini vurgulayan panelistler, “Terapi aşamasında en önemli şey duyarsızlaştırmayla birlikte terapinin götürülmesi” diyerek, duyarsızlaştırmanın önemine değindi.
Panelin ardından gerçekleştirilen oturumlarda kekemelik farklı açılardan ele alındı. Kekemeler Derneği Özyardım Üyesi Gökhan Teker, Dr. Öğretim Üyesi Evrim Gerçek ve Kekemeler Derneği Özyardım Üyesi Anıl Çelik birer konuşma yaptı. Çelik’in ardından Öğr. Görevlisi Özlem Oğuz, “Kekemelik – Toplum Farkındalığı” başlıklı sunumunu gerçekleştirirken, Kekemeler Derneği Özyardım Üyesi Pınar Karabulut da programa konuşmacı olarak katılım sağladı. Konferans, Arş. Gör. İlkem Kara’nın “Davranışlarımızı Yöneten Duygu ve Düşünceleri Fark Etmek” başlıklı sunumunu takiben şiir dinletisi ve kısa film gösterimi ile sona erdi.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.1° / 11.6°