KEMAL DERVİŞ'İN RUHU (NEO-LİBERALİZM) CHP'DEN TASFİYE EDİLMELİ

KEMAL DERVİŞ'İN RUHU (NEO-LİBERALİZM) CHP'DEN TASFİYE EDİLMELİ






Salgın dolayısıyla yaşanan büyük altüst oluş sadece
bedenleri değil, sermaye, ticaret ve finans ağlarını da derinden yaralayıp
çökertiyor. Küresel dev firmalar üretime ara veriyor, işsizlik çığ gibi
büyüyor. Virüs temel üretim ve dağıtım ağlarına saldırıp hem üretici hem de
tüketicileri evlerine kapattığı için, arz ve talebin aynı anda durma noktasına
geldiği dünya ekonomisi hacim olarak da giderek küçülüyor. Hızla bir çöküşe
doğru yol alıyoruz.

Kapitalist başkentler ihtiyaç duydukları kaynağı vatandaşın vergilerinden
karşılayacak şekilde devletleri ehilleştirip, salgını 'sistem'
içerisinde kalarak çözmeye çalışıyor. Peki insanların halkçı ve devletçi
politikalar gerektiren 'yeni hayat' talepleri nasıl karşılanacak? 

Geleceği bu çelişki belirleyecek.

Herkesin hakkı olan, gıdadan beslenmeye, temiz sudan ekolojik çevreye,
sağlıktan ulaşıma ve eğitime değin temel taleplerin parasız ya da rahatlıkla
ulaşılabileceği bir yaşam talebine 'Piyasa!', doğası gereği karşı durur.
Onun tek derdi daha fazla kar elde etmektir. Ama bu istek gelecekte daha geniş
kitlelerce, üstelik de daha yüksek perdeden seslendirileceği için iyice görünür
olacak, 'yeni hayat' talebi sistemin sınırlarını zorlayacaktır,
zorlamaktadır.

Bu bağlamda belirtmek gerekiyor ki, dünyanın önde gelen kapitalist ülkeleri, bu
ülkelerin önde gelen üniversitelerinin prestijli ekonomistleri, dünya
piyasalarının soluksuz takip ettiği meşhur dergi ve gazetelerin yıldız
yazarları son yıllarda bu konuları tartışıyor, varılan sonuçlar benzer:
Kontrolsüz piyasa ekonomisi işlevini kaybetti. Öyle ki, artık kapitalizme dahi
zarar veriyor, reforme edilmesi lazım.

Hem dünya ekonomisi hem de ulusal ekonomilerin büyümesinin (kısacası düzenin)
sürdürülebilirliği için, çalışanlar ile sınıfsal hiyerarşinin alt kesiminde
kalanların da yükselen refah ve tüketimden nemalanacağı, reel ücretler ve
çalışanların gelirden aldığı payın artacağı adil bir paylaşım düzeni gerekiyor.

Bana inanmayanlar için bu ifadeler artık Dünya Bankası'nın, IMF'nin ve OECD'nin
dahi raporlarına girmiş vaziyette. İlgilenenler arayıp bulabilir.





Uygulamadaki dinci ve piyasacı neoliberal politikaların
aksine devletin gözetiminde, akla ve bilime dayalı müdahalelerle, kamucu,
sosyal adalet, eşitlik eksenli, gelirin çalışan sınıflar lehine paylaşımını
nasıl sağlayabiliriz? Sermaye ile ortak mı çalışmalıyız ya da başka seçenekler
üretebilir miyiz?

Böyle olması gerekiyorsa, bu nasıl olacak; (Bizim gibi) az gelişmiş kapitalist
ülkeler, planlı sanayileşmeyi merkeze oturtup, kapitalist kalkınma modeliyle mi
büyüme yolunu seçecek ya da başka hangi seçenekleri değerlendirerek bu hedefe
ulaşabilecek?





Bu sorunların çözümünü siyaset arayacak.





Öyleyse asıl soru, mevcut siyasi partilerin (özellikle de
CHP'nin) ekonomi politikaları bu sorunlara çözüm bulabilmek için yeterli
mi? 

Dünyanın önde gelen kapitalist ülkeleri dahi halihazırda var olan sistemi
tartışmakta iken CHP'nin, artık dünyada terk edilen neo-liberal uygulamalar
dışında bir çözüm üretememesi normal midir?

37. Kurultay'ın tarihinin salgın dolayısıyla ileriye atılması ve artık
teknolojinin verdiği olanaklarla parti içi tartışma ve fikir alışverişinin
elektronik ortamda da yapılabiliyor olması, CHP açısından bir fırsatı de
beraberinde getirdi. Kurultaya aylar var ve 'nasıl bir parti, nasıl
bir kadro ve nasıl bir gelecek?' sorusunu tartışabilelim.

Bu tartışmayı yaparken öncelikle gelecek hedeflerimizi sıralamamız gerekiyor.
Türkiye'yi yönetmeye talip halkçı bir parti için cevap açık olmalı: Halkı
sömüren neoliberal uygulamalara karşı mücadele, parlamenter sisteme dönüşün
demokratik önderliği ve AKP ile yerleştirilmiş tüm islamcı uygulamaların
tasfiyesi, en başta geliyor.





Kemal Derviş'i partiye alıp Genel Başkan Yardımcısı
yapan, parti programında kontrolsüz piyasacılığı kutsayarak neoliberalizme
savrulan CHP, (üç çeyrek yüz yıldan bu yana iktidara gelememesinden
vazgeçtik!) mevcut politikaları ile geleceği şekillendirebilir mi? 

Sadece mevcut uygulamaları eleştirmekle yetinen CHP yönetimi, “Sosyal
Demokrasi' etiketinin artık kitlelerin çıkarlarını temsil etmediğini ve bu
etiketin dünya da da artık bir ağırlığının kalmadığını görmüyor mu?





'Toprak işleyenin su kullananın' ye da 'Ne
ezen ne ezilen, halkça bir düzen' diyerek halkın taleplerini açıkça
benimseyen Ecevit, yoksullaşan halkın taleplerine önderlik eden SHP deneyimleri
ortadayken, CHP’nin o günlerden bu yana iktidar eşiğine bile yaklaşamamasının
sebebi, belki de yeterince “solcu olmaması” olabilir mi?

CHP'nin parti programında 'piyasacıyız' diye yazacak kadar
neo-liberalizmi içselleştirilmiş durumda. Neoliberal sistem, salgını bile kendi
yarattığı birikim krizine çözüm olarak kullanmaya çalışırken ülkemizin
geleceği, mevcut politik seçeneklerin dışında yukarıda da tartışmaya açtığımız
örneklerde olduğu gibi, yeni arayışlara gebedir.

Kurultay Delegeleri; insanların yeni yaşam talepleri neler olabilir, CHP
bunları karşılayacak ekonomi politikalarına ve uygulayacak kadrolara sahip mi
sorularına yanıt aramalıdır. 






https://kentliblog.blogspot.com/2020/03/kemal-dervisin-ruhu-neo-liberalizm.html?m=1


Turgay DEVELİ

1.04.2020 20:44:11

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI