Kentsel dönüşüm, konusunu ‘bu’ tümceye oturtanlar var.

Ayrıca, eski evlerin ya da ‘afet riskli alanların’ nasıl bir dönüşüme uğratılması gerektiğini soranlar oldu.

Önce şunu belirtmem gerek:

Bir futbol maçını eleştirmek, daha ‘iyi’ oyun kuruculuğu yapabilmek değildir.

Yapılan bir eylemi eleştirmek, daha iyisini yapmak anlamında olmamalıdır.

Olayları gözlemlerken, toplumsal yaşama neleri kazandıracağını ya da neleri yitirteceğini söylemek, yazmak, konuşmak olasıdır…

Önemli olan denilenlere kulak kabartmaktır, yapılan gözlemler üzerine kafa yormaktır…

Kentselsel dönüşümün, kentsel bölüşüm ile anlamdaşlaşması önlenmelidir…

 

* * *

İnsan yaşamı sürdükçe ‘hep’ eski yapılar olacaktır.

Eskiler ‘hep’ yıkılacak, ‘restore’ edilecek, başkaları insana sunulacaktır.

Bu yapılırken insanın ‘insan gibi’ yaşayacağı alanlar oluşturulmalıdır.

Beton yığınlarının içine sıkıştırılan ‘yaşam alanları’ bu demek değildir.

Çoğalan nüfus ‘bahane’ edilerek, çoğalan nüfusun ‘ancak’ bu yöntemle ‘ev sahibi’ olabileceği tezinin ortaya atılması yalnız ‘günü’ kurtarmak anlamını taşımaktadır.

Sistemin sığınma biçimidir…

 

* * *

Geri kalmış ülkelerde, yükselen binalar ‘varsıllık’ üzerine oturtulur.

Binalar yükselirken, daha az toprak parçası üzerine yığılmak üzerine söylevler yükseltilir!

Doğrusu bu mudur?

Ben Adana’ya bakıyorum; yükselen yapıların arasında ne denli çarpıldığımızı, ne denli yitip gittiğimizi, ne denli yalnızlaştığımızı anlatmaya çalışıyorum…

Salt Adana mı; öyle olsa üzülmeyeceğim bile yaşadığım kent olmasına karşın.

TOKİ’lerle ivmelenen, her geçen gün yurdun dört bir yanını saran duyarsızlığın gelecekte doğuracağı sorunları, ülkemizin yaşayacağı kaosu yok sayamıyorum…

Komplo teorisinin bir parçası…

 

* * *

İlgisi olduğunu düşünüyorum…

Başbakan sıkça ‘IMF borç ister durumda bizden’ sözünü anımsayın…

Öyle ya, IMF’den borç almıyoruz artık; kaç yerli banka kaldığı düşünülmeli burada.

Bankalar, diyorum…

Yapılan inşaatları geziyorum, ilgililer birazcık araştırma gereği duysun…

Yükselen binalardan daire alanların yüzde kaçı birikimiyle bunu gerçekleştiriyor acaba?

Diğerleri, birikimi olmayanlar nasıl daire sahibi oluyorlar dersiniz; bankalardan…

Paragrafın başına dönelim:

Bankalar kimin, kim tutu alıyor daireleri?

Üç yıl öncesine, beş yıl öncesine dönelim;

Bankalardan kredi alarak, oturdukları daireleri tutu veren kaç kişi borçlarını ödeyebiliyor?

 

* * *

Kentsel dönüşüm, yükselen beton yığınları ne anlam taşıyor; düşünün…