KIŞLIKLARI YIKAMADAN KULLANMAYIN!
Manşet Haber 7.11.2018 10:56:55 0

KIŞLIKLARI YIKAMADAN KULLANMAYIN!

KIŞLIKLARI YIKAMADAN KULLANMAYIN!

ASTIMLILAR KAT KAT GİYİNMEMELİ


Havalar soğumaya başlıyor. Kışlıklar bazadan veya hurçlardan çıkacak. Ancak uzmanların bu konuda bir uyarısı var! VM Medical Park Pendik Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Tunç, “Kışlıklardaki tozlar astım ataklarını tetikleyebilir. Bu nedenle özellikle kıyafetler yıkanmalı, yatak odasında yün yastık, yorgan ve halı kullanılmamalı” dedi.
Hava yollarının daralması ile nefes almayı güçleştiren astım hastalığı, dünyada milyonlarca kişiyi etkiliyor. Kesin bir tedavisi olmamakla birlikte yaşam boyu ataklar halinde devam ediyor. Ancak astım kontrol edilebilir bir hastalık. Bu konuda uzmanlara kulak vermeli ve kendi kendinizin doktoru olmalısınız! Özellikle kış ayları, enfeksiyonları da beraberinde getirdiğinden astım hastaları için zorlu geçer. Astımı tetikleyen en önemli unsurların başında alerjenler gelir. VM Medical Park Pendik Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Tunç, astım hastalarına kışlık uyarılarda bulundu.
60 DERECEDE YIKANMASI GEREKİYOR
Astım hastaları şikâyetlerini, tipik olarak ataklar halinde seyreden ve özellikle geceleri şiddetlenen hırıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissiyle tarif ederler. Alerjik astımı olan hastalar sıklıkla ev tozu akarlarına duyarlı olduklarından, uzun süre gardıroplarda bekleyen kışlıklar çıkarılırken buradaki giysilerin tozlarına maruz kalırlar. Dolayısıyla akar alerjisi ile astım tetiklenebilir. Bu nedenle kışlıklar çıkarılırken toz temizliğine dikkat edilmelidir. Kış aylarında soğuk nedeni ile evlerimizde yün yatak, yorgan ve yastık, battaniye, halı kullanımı sıklaşır. Tüm bunlar ise ev tozu akarları için uygun ortam oluşturur. Bu malzemeler yatak odasında kullanılmamalı, yatak odası sık sık havalandırılmalı, çarşaf, nevresim ve yastık kılıfları haftada 1 kez 60 derecenin üzerindeki su ile yıkanarak değiştirilmelidir.
BOĞAZLI KAZAKLARDAN UZAK DURUN
Boğazlı kazaklar, tüylü kıyafetler de astımı tetikleyebilir. Yine bu kıyafetlerin sık sık yıkanması çok mümkün olamayacağı ve temizlenmesi de güç olacağından akar birikimi kolay olacaktır. Soğuk hava ile ağız ve burun yoluyla ani ve direkt temas astımı tetikleyebileceğinden korunma için atkı kullanılabilir. Bunun yün olmaması, sık havalandırılması ve yıkanabilir olması önemlidir. Montların ise normal vücut ısısını koruması dışında bir özelliği olması gerekmez. Astımı olan hastaların normal insanlara göre daha kalın kat kat giyinmesi tavsiye edilmez.
BİTKİ ÇAYI FAYDA ETMEZ, İLACINIZI KULLANIN!
Astımlı hastalar kış aylarında solunum yolu ile aldıkları kontrol edici ilaçları özellikle düzenli kullanmalıdırlar, atak anında ise nefes açıcılarını tedavilerine eklemelidirler. Mentollü su ve bitki çayları gibi içeceklerin astıma iyi geldiği kesin olarak söylenemez.
Çok ciddi astım atakları esnasında akciğerler yeterli oksijen oluşturamayacağından dil, dudak ve parmaklarda morarmalar olabilir. Zaten bu ataklar görülürken hastada çok belirgin nefes darlığı da oluşur. Kış aylarında ve mevsim değişikliklerinde soğuk algınlıkları, nezle, grip gibi viral ve bazen de bakteriyel enfeksiyonlarda artış olur. Bunlar da iyi giden astımı kontrolden çıkarabilir. Enfeksiyonlardan korunmak için kişisel hijyene dikkat etmek, ayrıca bol sıvı tüketmek ve sağlıklı gıdalarla beslenerek vücut direncini yüksek tutmak gerekir.




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°