KOCAMAN YÜREKLİ ÇOCUKLARIN DİLİNDESİNİZ…

KOCAMAN YÜREKLİ ÇOCUKLARIN DİLİNDESİNİZ…






Başka “şeyler” gündemde tutularak, “asıl” üzerinde durulması gereken sorunlar öteleniyor!





Şu neden anlaşılmak istenmiyor; insanların kaygısı politikacıların hırsları değil, yalan/ yanlış algılarla yapılan suçlamalar değil, saraylarında sönmeyen lambaları değil, anlamsızca çoğaltılan korumaları değil, mermileri değil, kurşunları değil, silahları değil, betondan yapıları değil, yalandan duyurdukları dış satımları değil, kayırdıkları yüklenicileri değil…





Yakınımın oniki yaşındaki kızı bile anlamış bu olanları ki, sosyal öğretmeninin “asgari ücretle gül gibi yaşanır” demesi üzerine tartışmış kocaman yüreğiyle…





Demiş ki, “asgari ücretle gül gibi nasıl yaşanır bana anlat bakalım, aldığım harçlık yıl başından bu yana yarı yarıya düştü, bir kutu yağ ikiyüz lira oldu, simidin ne kadar olduğunu biliyor musun…”





Bu bir ortaokul öğrencisi, evinin geçimindeki zorluğu, eve giren kazancın yılbaşından bu yana gereksinmeleri karşılamadığını, birçok temel gereksinmelerin karşılanmasında zorluklar yaşadıklarını anlatıyor öğretmenine, öğretmeninin “senin dilin pabuç gibi olmuş” suçlamasına karşın…





***





“İktidara” yakın kanallar, isimler “alım gücünün” erimesi konusuna kafa yorması / yirmi yılın ardından insanların yaşamlarını iyileştirecek adımlar atmasıgerekirken açın bakın, ya da konuşanları dinleyin “neyi” konuştuklarına…





En son alınan bir karar vardı, konut sahibi olacaklar için yüzde birin altında faizle kredi verileceği duyuruldu, yine yanaklarda gülücükler, yine alanlarda halaylar, yine duyanları kandırmak için onlarca “algı” söylemi türetildi!





Faiz yüzde birin altına çekilmekle, emekçinin/ dargelirlinin/ geçimini zorlukla karşılayanın sevinecek durumu mu vardı;varsa birlikte sevinerek, bugünü bayram yapalım!





Denildi ki, “ikimilyon liraya dek kredi verilecek”!





Peki, “kim alacak bunca krediyi, alsa hangi koşulla geri ödeyecek” diye soruldu!





Denildi k “ayda yirmisekizbin lira, on yılda ödenecek!”





Yakınımın oniki yaşındaki kızı bile tepki gösterdi, “bunlar evi olmayanın evi olsun demiyor, evi olan birkaç tane daha alsın istiyor” dedi!





Anlaşıldı mı acaba?





***





Sanmıyorum; yine anlaşılmamıştır!





Geçtiğimiz günlerde Almanya’da yaşamını sürdüren “emekli” bir arkadaşla konuşurken, yeni yılla birlikte yaşamında nasıl bir değişiklik olduğunu sordum.





Sormak zorundaydım… Bizdeki medyanın ciddiyetsizliği, ekrana çıkarılan ya da gazetelerde köşe yazanların “iktidar” korumacılığı, yoksulluğun büyümesinin umursamazlığı, yaşam pahalılığı, temel gereksinmelerdeki ucu açık fiyatlama sistemi, tüm bunlara karşın “iktidar şükürcülüğü” konuyu yerinden öğrenmemi zorladı!





“Yılın başında 1400 Euro olan maaşın şimdi 1800 Euro, bunun yanı sıra birçok temel gereksinmelerimiz de ücretsiz karşılanıyor, ülkede bir daralma yaşanıyor ancak bu olgu biz emeklilere pek yansıtılmıyor” dedi!





Elektrik dedim, su dedim, akaryakıt dedim, doğalgaz dedim… Bana “biraz önce anlattıklarımın arasında bunların yanıtı, tüm bunlarda desteklemeler var. Şunu da belirtelim, benim aldığım en düşük maaş, ülkenin yüzde onu yok… Sizin televizyonlarda, gazetelerde yazdığı gibi değil burada bizim yaşadıklarımız” dedi.





Yakınımın kızı, “bunu ben bile biliyorum, Almanya’da yaşayan annemin arkadaşının kızı söyledi bana, aldıkları bir aylıkla burada bir ay gezip/ tozabiliyorlarmış, biz öyle miyiz” diye banasordu; yanıtlayamadım!





***





Doğru biz ”öyle” değiliz, aslında “böyle” de değiliz, tüm bunları “hak etmiş” de değiliz!





Bu verimli topraklar, bu iklim, bu doğayı biçimleyecek emek bu yaşananları “hak” etmedi ki!





Yakınımın ortaokul öğrencisi kızı “hak etmediğim şeylere sessiz kalamıyorum” dedi, kocaman yüreğini bana açarken. “En sonunda öğretmene, tamam anladım, akepelisin, bunu burada belli etmek zorunda mısın diye sordum, karşılık vermeden sınıfın dışına çıktı” dedi!





“İktidarın”, özenerek bozduğu o denli çok yer var ki; politikaya bakış, eğitim, iç işler, dış işler, sağlık, insana bakış, emek, iş ortamı, hukuk, adalet, çevre, doğa, üretim…





Tüm bunlar yirmiyıl öncesinden “başka” yerde! Siz hiç genel başkanların bir araya geldiği tartışma ortamı olmadan seçime gidildiğine, siz hiç bu denli konforla yapılan beton yapıların içinde sağlıktan uzaklaşıldığına, siz hiç eğitimin/ eğitmekten bu denli ötelendiğine, siz hiç emeğin rantın gerisinde bu denli can çekiştiğine, siz hiç doğadan/ çevreden/ üretimden bu denli kopulduğuna tanık oldunuz mu?





Başka “şeylerden” önce bu ülkede yaşayan insanların yaşamını kolaylaştırmak zorundasınız, kocaman yürekli çocukların dilindesiniz; görmüyor musunuz?



Oktay EROL

14.05.2022 11:18:43

YAZARLAR


CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI

“AYÇİÇEĞİNDE ÜRETİM TÜKETİM KADAR ARTMIYOR”

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ PAYDAŞ TOPLANTISI

KARALAR MAKAMINI ATA ERGÜL’E TESLİM ETTİ

TÜRKİYE'NİN “SANAYİ” TEMALI TEK GENÇLİK KOŞUSU

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KUPASI TENİS TURNUVASI

ABB BAŞKANI ZEYDAN KARALAR’DAN 23 NİSAN MESAJI

VALİ KÖŞGER’İN 23 NİSAN MESAJI

DEMİRÇALI: “ÇOCUKLAR BİZİM YARINLARIMIZ”

ÇİFTÇİLERİN SGK UYGULAMALARINDA YAŞADIĞI SORUNLAR

TGC TÜRKIYE GAZETECILIK BAŞARI ÖDÜLLERI SAHIPLERINI BULDU

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI SONA ERDİ

DOÇ.DR.GÜRKAN ATEŞ ABB GENEL SEKRETER YARDIMCISI OLDU