KÖPEK KATLİAMI İDDİASI VE ‘FİRAVUN FARESİ’ İTLAFI YARGIDA
Manşet Haber 4.07.2017 17:53:38 0

KÖPEK KATLİAMI İDDİASI VE ‘FİRAVUN FARESİ’ İTLAFI YARGIDA

KÖPEK KATLİAMI İDDİASI VE ‘FİRAVUN FARESİ’ İTLAFI YARGIDA

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Baro Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş ile birlikte Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Selahattin Yakın, Komisyon üyesi Av. Ali Mert Karakılçık, Yalova Belediyesine bağlı hayvan barınağında bakıma muhtaç halde bulunan köpeklerin düzenli aralıklarla barınak görevlilerince toplu halde itlaf edildiği iddiaları ve Osmaniye’nin Toprakkale İlçesindeki nesli tükenmekte olan ve koruma altına alınan ‘firavun faresi’ vahşetini yargıya taşıdı.
Yerel basından edinilen bilgiler doğrultusunda; Yalova Belediyesine bağlı hayvan barınağındaki köpeklerin barınak görevlileri tarafından itlaf edilmesi, Osmaniye’nin Toprakkale İlçesinde ise, Türkiye’de nadir görülen koruma altındaki ‘firavun faresinin’ (herpestes ichneumon) telef edilerek bahçe çitine asılması olayı üzerine Baro harekete geçti.
Adana Barosu, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığında olayların gerçekleştiği yer başsavcılıklarına suç duyurusunda bulundu.
Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Selahattin Yakın, Adana Barosu hayvan hakları ihlallerine karşı yürütmüş olduğu mücadeleyi devam ettirmekte olduğunu belirterek, “Tüm canlılar yaşam hakkına sahiptir. Bunun engellenmesi ya da eziyet ve benzeri fiillerle zorlaştırılması kabul edilemez. Fiziksel ya da psikolojik hiçbir şekilde olumsuz müdahale yapılamayacağı evrensel hukuk kuralları kapsamında güvence altındadır. Hayvanların haklarını insanların haklarından ayrı tutmamak gerekir. Bu sebeple özellikle görevi bu canlılara yardım etmek olan bu kişilerin yapmış oldukları olumsuz eylemler asla kabul edilemez. Sorumlular hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmış olup komisyon olarak sürecin takipçisi olacağız” dedi.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük de, komisyon üyelerine yaptığı duyarlı çabalarından teşekkür ederek, “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinde hiçbir hayvana kötü davranılamayacağı, acımasızca ve zalimce eylem yapılamayacağı düzenlemesi yer almaktadır. Adana Barosu olarak sahipsiz hayvanların sesi olmaya ve onların haklarını aramaya devam edeceğiz” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°