KORKULU, STRESLİ YAŞAM
Manşet Haber 9.07.2020 19:44:48 0

KORKULU, STRESLİ YAŞAM

KORKULU, STRESLİ YAŞAM


Korkuyla, stresle yaşam örtüşmekten öte, daha da çekilmez oluyor!





Yaşamınızı sürdürüyorsunuz, sokağa çıkıyorsunuz, tanıdığınızı görüp “nasılsın” diyorsunuz, alış-veriş yapıyorsunuz, kent trafiğinin yoğunluğu nedeniyle kimi zaman toplu taşıma araçlarını kullanıyorsunuz, manavdan istediğiniz karpuzu avuçlarında çeviren satıcıyı izliyorsunuz…





Ancak kulakları “tırmalK KÖTĞyan” seslerden kaçamıyorsunuz; covid 19 kapıda…





Basında bir grup bilim insanının, ağrısı olanların ağrı kesici içmeleri durumunda “risk altında”  olanlar için olumsuz sonuçlar doğuracağı yazdı.





Bundan daha doğal ne olabilir, anlamak zor; ağrısı olanlar ağrı kesici kullanacaklar!





Her şeyde “aman dikkat” uyarıları “bıkkınlık” oluşturdu, üstelik yurttaşın sinirlerinin doruk yapmasının da nedeni…





Tamam, alışık olmadık bir süreç yaşanıyor,





Tamam, bazı kurallara uyulması gerekiyor,





Tamam, “hiçbir şey” eskisi olmayacak da…





Olguların “artış” göstermesinde, “ikinci aşama” beklentisinde hiç mi “yurttaşın dışındakilerin” suçu/ sorumluluğu yok!





“İktidarın”, toplumu “bilgilendirme” sorumluluğu yüklenenlerin,  yerel yönetimlerin, bu süreçte bile “toplumun yararlanamayacağı” alanları açmakla övünenlerin…





Hiç mi yok?        





***





Salgın sürecinde “herkes gibi” kontrollü dışarı çıkıyorum.





Anakent Belediyesi, Küçük Saat, Seyhan Belediyesi yöresinde trafiği yoğunluğu, araç bırakacak yerin uygunsuzluğu nedeniyle “genelde” toplu-taşımayı yeğliyorum…





Neresi olursa-olsun, gidilecek yerin yirmi-otuz metre uzağından geçiyor araçlar, yine “o” uzaklıktan dönüş de yapmak olası…





Aracı Gazi Paşa ya da Ziya Paşa Bulvarı’na park edip, Çakmak Caddesi’ne gitmenin “ne anlama” geldiğini hep düşünmüşümdür!





“Özel araçla geldim” diyebilmek…





O da ne demekse? 





***





Otobüse bindiğimde tekli-çiftli boş olan koltuklar vardı.





Tek olanlardan birine otururken, bir yandan da yolcuların konumunu izliyordum…





Doğrusunu söylemem gerekirse, yolcuların tamamının “maskeli” oluşu, sokakta gördüklerimizden “ayrı” olunca şaşırmadım değil!





Ancak “eksik” var! Genelde “burun altına” indirilmiş! Ağızlar kapalı, “maske” çenenin altına dek uzatılmış!





Sağlık bakanından da sıkça duyduğumuz, “burun- ağız kapatılarak korunursunuz” uyarısını düşündüm birden…





Otobüsün içerisindesiniz, havalandırma oluşturulmuş ama, Adana sıcağının gölgede bile kırk derece olduğu düşünülürse;





“Burun-ağız” kapatarak yolculuk yapmak “ne demek” anlarsınız!





***





Uygulamayı biraz kolaylaştırma yoluna gidilse, öyle ki;





Asıl önemli olan “ağızdan çıkan kabarcıkların” dışarı çıkmaması değil mi?





Çünkü, “burun yoluyla” havada bırakılmış olan “kabarcıkların” alınması asıl sorun olduğu belirtiliyor.





Asıl “ağız” kapamayanlara karşı toplum bilinçlendirilse, görenlerin- gördüklerini uyarması istense, bir bakıma “oto-kontrol” sistemi geliştirilse…





Mahalleliyi, aynı sitede oturanı birbirine “ispiyonlamayı”  başarmış bir “iktidar” var karşımızda…





“Onları muhtarınıza bildirin” denilen günler unutulmadı nasıl olsa…





Covid 19’un hepsinden başka olduğunu söyleyenlerin, maske konusunda da “ağzını kapatmayan maskeliyi uyarın” demeleri yerinde olmaz mı?





***





İkinci- üçüncü duraklarda binenlerle koltuklar doldu, ilk kanala varana dek de “orta boşluğa” da yolcular alındı!





Çiftli koltuklarla birlikte, orta boşluğun “sosyal aralık” kuralı konusunda nasıl olduğunu düşünün.





Hemen kaptanın arkasındaki ikinci sıradayım…





“Orta boşluğa kaç yolcu alıyorsunuz” dediğimde, önde duran, dosya kağıdı büyüklüğünde “iri yazılı” bir bilgi gösterdi kaptan, ardından da ekledi: “valilik yazısı var, on yolcu alabiliyoruz!”





Kimi suçlayabiliriz ki;





Kaptanı mı, toplu taşıma araç sahibini mi, yolcuyu mu, soranı mı, zarar göreni mi; kimi?





Kentler arası ulaşım sağlayanların yaptıklarını yapmadı “kent içi” ulaşım sağlayanlar…





Yolcu sayısını yarıya düşürmediler, fiyatı ikiye katlamadılar, yerel yönetimin bir gidiş-dönüş yakıt desteğinden başka iyileştirme görmediler!





Yolcular yaşamlarını sürdürebilmek için işlerine ulaşmak zorunda olduğunca, ulaşımda yer alanlar da aynı “kaygıyla” sokaktaydılar!





***





Üzerinde durmayı denediğim konu, “korkulu, stresli” yaşam…





Herkesin burundan soluduğunu, günlük yaşayabilmenin yollarını aradığını, gelecek için düşüncenin aşınmaya uğradığı bir süreçte, covid 19’la estirilen hava hoş durmuyor!





AVM’leri  açın, turizmci patronlar kazansın diye salt yurtiçi değil, yurtdışı yollarına “serbestlikler” tanıyın, banka patronu sevinsin diye uzun süreli kredi verilmesini sağlayın, öğrenci sınavlarını anlaşmazlıklarla doldurun, tüm bunların üzerini karartmak için “yapay gündem” konularıyla gündemi ayrıştırın!





Yalnız “maskeni tak, sosyal aralığını sağla, sosyal yalıtıma uy” demek yetmiyor; korkulu, stresli yaşam çok kötü…



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 14.2°