KORONAVİRÜS AŞISI BALCALI HASTANESİNDE İLK KEZ UYGULANDI
Manşet Haber 13.11.2020 10:48:45 0

KORONAVİRÜS AŞISI BALCALI HASTANESİNDE İLK KEZ UYGULANDI

KORONAVİRÜS AŞISI BALCALI HASTANESİNDE İLK KEZ UYGULANDI


Çin'de Ocak ayından bu yana 100'den fazla bilim insanının üzerinde çalıştığı Koronavirüs aşısında nihayet son aşamaya ulaşılmıştı. Dünya Sağlık Örgütü'nün 3 Eylül tarihli açıklamasına göre Koronavirüs aşı adayları içerisinde şu anda dünyada 8 firma Faz 3, yani aşının üretime geçilmeden önceki son aşaması olan binlerce kişilik gönüllü insan çalışmalarına başlamış durumda. Bunlardan biri de Çin merkezli Sinovac Biotech firmasına ait olan ve halk arasında ölü virüs olarak bilinen inaktif virüs aşısı.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlı Dr. Fahrettin Koca'nın da Faz 3 denemelerine Türkiye'de de başlanacağı haberini verdiği aşının Faz 3 klinik araştırmalarına Türkiye Sağlık Enstitü Başkanlığı öncülüğünde Türkiye'deki ilk uygulama ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde üç sağlık çalışanı ile başlatılmıştı. Faz 3 klinik araştırmaların Türkiye ayağında ilk etapta 25 merkezde bu çalışmalar yürütülüyor.
Bu çalışmalar kapsamında Çukurova Bölgesinde de tarihi anlara tanıklık edildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova’nın aşının bu bölgede yapılmasına yönelik bizzat koordinatörlük ettiği çalışma kapsamında ilk aşı gönüllü olan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Özay Akyıldız’a yapıldı. ve sonrasında diğer gönüllü sağlık çalışanlarına uygulanmaya başlandı.
Gönüllü sağlık çalışanlarına aşı yapılmasın da ilk uygulanan kişilerden biri olan Genel Cerrahi Uzmanı Doktor Mehmet Çavuşoğlu’nun bu anlarına ise Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Gündüz, Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı, Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova ile diğer ilgili isimler tanıklık etti.
İlk aşının yapılmasının ardından açıklamada bulunan yardımcı çalışmacı Doç. Dr. Ferit Kuşçu, ilk olarak aşının Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de uygulanmaya başlandığını, daha sonrasın da ise 25 merkezde aşının gönüllü sağlık çalışanları ve diğer bireylerde sürdüğünün altını çizdi. Kendilerinin de bu merkezlerden biri olarak tüm Çukurova Bölgesi’nde ilk olarak sağlık çalışanları üzerinde aşı uygulamasına başladıklarını ifade eden Kuşçu, bir süre sonra sağlık çalışanları dışında olan bireylerinde kendilerine başvurarak aşıyı yaptırabileceklerini dile getirdi. Şuana kadar Türkiye genelinde 450 civarında sağlık çalışanlarının aşılandığına dikkati çeken Kuşçu bu aşılamalarda ciddi bir yan etkiye de rastlanmadığını belirtti.
Kendilerinin ilk etapta 60 sağlık çalışanını aşılamayı hedeflediklerini dile getiren Ferit Kuşçu, daha sonra ise aşılamanın diğer bireylerle de devam edeceğini aşının iki doz halinde 14 gün arayla uygulanacağını sözlerine ekledi.
Özel bir hastanede Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan ve bu bölgede ilk Koronavirüs aşını gönüllü olarak yaptıran Özay Akyıldız ise son derece önemli olan bu çalışmada yer almaktan ötürü mutlu olduğunu ve aşının bölgede uygulanmaya başlamasını uzun zamandır beklediğini belirtti. Akyıldız, tüm insanlığın bu hastalıktan yakın zamanda kurtulmasını da diledi.
Yine Aşı çalışmalarına gönüllü olarak katılan Genel Cerrahi Uzmanı Mehmet Çavuşoğlu ise bu çalışmada yer almanın çok önemli olduğuna değinerek, önümüzdeki yılarda pandeminin bir şekilde sonlanacağını ve insanlığın bu sıkıntılı süreci atlatacağına inandığını belirtti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°