“Türk Ulusu inançla, ulusal güçle yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı etmen tam bağımsızlık ile kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlikten oluşmasıdır. Yeni Türkiye devletinin yapısının inancı Ulusal Egemenliktir. Ulusun kayıtsız koşulsuz egemenliğidir... Bu kadar acı deneyimler yaşayan bir ulusun bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle olası değildir!”
10 Kasım, Atatürk’ün yaşamını yitirdiği bu tarih, onun toplumsal, devrimci, geleceğe uzana ışığının halkın belleğinde yeniden doğuşudur. Saat dokuzu beş geçe duran zaman, yurttaşın yüreğinde kıpırdanan özlemi, saygıyı, uyanışı simgeler. 10 Kasım, “ulusun kayıtsız koşulsuz” egemenliğini koruyacağının/ savunacağının anımsatıldığı gündür. Atatürk’ün “akla dayalı yönetim”, “özgür birey”, “toplum için bilim” düşünceleri, bugün yeniden yankılanır. Her yıl bu an, yalnızca bir anmadan daha çok, bir sorgulama, bir yenilenme buluşmasıdır. Ulusun köklerinden filizlenen bu düşünce, her kuşakta yeniden yeşerir. 10 Kasım, suskunlukta büyüyen bir sesin, halkın kendi yolunu bulma istencinin, varlığını ortaya koyabilmesinin simgesidir.
***
Bu ulus çok acı günler yaşadı! Kendi yurdunda dar bir bölgeye sıkıştırıldı. 10 Kasım’da aramızdan ayrılan Mustafa Kemal Atatürk, bir ulusun küllerinden yeniden var olmasını, köklerini/ yönünü bulmasını sağladı. Mustafa Kemal Atatürk, komutandı, ancak halkın yazgısını değiştiren bir düşünce öncüsüydü de. Saltanatı kaldırarak halkın kendi yöneticisini seçmesini, eğitimi yaygınlaştırarak bilgiyi saraydan alıp köylünün sofrasına taşıdı.
Dünya Atatürk’ü dikkatle izlerken kadınlara seçme hakkı tanıyarak toplumsal eşitliği başlattı, laikliği yerleştirerek inancı özgürleştirdi, egemenliğin “bir kişinin eline” bırakılmaması için gelişmeler sağladı. 10 Kasım, bu dönüşümlerin yalnızca geçmişte kalmadığını, her kuşakta yeniden yaşanması gerektiğini anımsatır. Saat dokuzu beş geçe duran yalnızca zaman bir ulusun içindeki sarsıntısıdır; ardından gelen sessizlikte büyüyen sorumluluk duygusudur.
***
Cumhuriyet’in duyurulmasıyla birlikte gerçekleşen gelişmelerden hoşnut olmayan yerli işbirlikçiler Atatürk’ü hiç sevmediler; dış kaynaklı isyanlar çıkardılar, “katli için” eylem birliği yaptılar… Onun gerçekleştirdiği köklü dönüşümlerin kendi inançlarına, çıkarlarına ya da dünya görüşlerine ters düştüğünü savundular. Saltanatın/ halifeliğin kaldırılması, laikliğin anayasal bir ilke durumuna gelmesi, kadınlara seçme hakkı tanınması, eğitimde bilimsel yöntemin benimsenmesi gibi adımlar, kimi çevrelerde “geleneksel düzenin bozulması” olarak algılandır. Tarikatlar, cemaatler, Osmanlıcı çevreler ya da dinin siyasal alanda belirleyici olmasını isteyen gruplar, Atatürk’ün laiklik anlayışını bir tehdit olarak gördüler.
Bu karşıtlıkların çoğu, Atatürk’ün tarihsel bağlamı içinde halk için yaptığı yapısal dönüşümleri yeterince anlamamaktan ya da ideolojik saplantılardan kaynaklanır. Oysa Atatürk, halkı kul olmaktan çıkarıp yurttaş yapan, düşünceyi özgürleştiren, bilimi rehber kılan bir önderdi. Onu sevmemek, çoğu zaman bu kazanımları görmezden gelmektir.
***
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ara dinlence takvimini 10 Kasım haftasına denk getirmesiyle, öğrenciler bu yıl Atatürk’ü okul sıralarında değil, evlerinde anacak. Bu karar, ilk bakışta teknik bir planlama gibi görünse de, taşıdığı simgesel anlamla derin bir burukluk oluşturmaya yetti. Çünkü 10 Kasım, yalnızca bir anma günü değil; topluca düşünmenin, ortak belleği tazelemenin, Atatürk’ün düşünsel kalıtını genç kuşaklara aktarmanın da günüdür.
Okullar, bilgi aktarılan yapılar olduğunca; toplumsal belleğin canlı tutulduğu, değerlerin kuşaktan kuşağa aktarıldığı alanlardır. Her 10 Kasım sabahı, öğrencilerin okul bahçelerinde saygı duruşuna geçmesi, yalnızca bir tören gibi düşünen olsa da, bilinçlenme anıdır. Bu yıl o an eksik kalacak. Sirenler çalacak, ama sınıflar boş olacak. Öğretmenler, öğrenciler, yöneticiler bir arada olmayacak.
***
10 Kasım’da, “Türk Ulusu inançla, ulusal güçle yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı etmen tam bağımsızlık ile kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlikten oluşmasıdır” bilinciyle yeniden anılacak Mustafa Kemal Atatürk. 10 Kasım, bir ulusun kendi gücünü, kendi sesini, kendi yolunu bulduğunu anımsattığı unutulmayacak. Tüm karşı koymalara/ engellemelere/ algı üretmelere karşın Atatürk’ü anlamak, düşünmek, onunla birlikte halk için, özgürlük için, eşitlik için yeniden özlemle anılacak… Atatürk’ü anmak, onu geçmişte aramak olarak düşünülmesin; onunla birlikte geleceği kurma kararlılığını sürdürmektir, bilinsin.