O;
Bir Şair, bir devrimci, bir âşık, bir mahkûm ve bir sürgün...
Dizeleri Anadolu’nun kokusunu taşıyan , yüreği dünyayı kucaklayan.
Memleket hasretiyle yanan, zincirlere meydan okuyan, çocuklara masallar anlatan, hapiste bile gülümseyen bir adam, ki bugün 123 yaşında ve capcanlı...
Nazım, sadece “Memleketimden İnsan Manzaraları”nın epik şairi değil; pantolonuna şiir karalayan, ağaçta saklanırken aşk dizeleri yazan, espriyle umut dağıtan bir can...
Yabancı şairler, yazarlar onu “evrensel bir çığlık” olarak gördü; dostları, mahkûmlar, çocuklar ise candan bir arkadaş ...
Gelin, 62'sinde iken aramızdan ayrılan ve bir 62 yıl daha geçtikten sonra...
Nazım’ı önce dünya gözünden, sonra az bilinen, ama farklı yönleriyle tanıyalım,[1].
Dünya Gözünden Nazım Hikmet;
Nazım’ın sesi, Türkiye’den çıkıp dünyayı sardı, şiirleri 50’den fazla dile çevrilirken Pablo Neruda’dan Sartre’a, Ritsos’tan Baez’e, pek çok ismi de büyülemiş.
Acaba, Onlar, Nazım’da ne gördü?
Pablo Neruda,Şilili bir Şair ve Nazım’ı “romantik bir devrimci” diye anıyor, şiirlerini “halkın sesini evrensel bir çığlığa dönüştüren mucize” sayıyor,ki“Kız Çocuğu”nu savaş karşıtı bir manifesto olarak övmüş.
Nazım’ın kişisel acıyı politik başkaldırıyla birleştirmesi ise Neruda’yı çok etkilemiş,[2].
Jean-Paul Sartre ve Albert Camus, Fransız Yazar-Filozoflar...
Sartre, Nazım’ın dizelerini “özgürlüğün ve direnişin dili” olarak tanımlarken, Camus, “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı “bir ulusun ruhunu epik bir şekilde yakalayan başyapıt” saymışlar ve 1950’de Nazım’ın hapis cezasından kurtulması için kampanya yürütmüşler,[3].
Yevgeny Yevtushenko ise Rus Şair...
Nazım’ı “sözcüklerle devrim yapan savaşçı” görürken,Rus fütürist Mayakovski’nin coşkusunu Anadolu’nun toprağıyla harmanladığını söylüyor.
Nazım’ın “Muazzam Şair Mayakovski Neden İntihar Etti” yazısı da Rus edebiyatına bağlılığını gösteriyor,[4].
Subhash Mukhopadhyay Hintli Şair...
Nazım’ın şiirlerini Bengalce’ye çevirmiş , eserlerini “evrensel bir insanlık destanı” saymış, ki “Kız Çocuğu”nun, tüm ezilen halkların sesi olduğunu da belirterek,[5].
Yiannis Ritsos,Yunan Şair...
Nazım’ı “şiirde köprü kurucu” olarak tanımlıyor; doğu-batı, halk-entelektüel,aşk-mücadele arasında bağlar kuruyor. “İnsan Manzaraları”nı “sıradan insanların olağanüstü hikayelerinin tapısı” diye de övmüş,[6].
Joan Baez Amerikalı bir Müzisyen ve Zülfü Livaneli’nin bestelediği “Kız Çocuğu”nu seslendirmiş...Nazım’ın şiirlerinin“barışın evrensel dili”,sözlerinin ise kültürler ötesi bağ kurduğunu söylüyor,[7].
Nazım, bu gözlerde halkın dilini evrensel bir sese çeviren, serbest nazımla yenilikçi, direnişle umudu harmanlayan bir şair...
Dizeleri mi? Dünyanın vicdanı...
Farklı Bakış,Nazım’ın Az Bilinen Yönleri;
Nazım, büyük ideallerin adamıydı, ama küçük anlarda ise bir dev...
İşte, onu capcanlı kılan, az bilinen yönleri;
O, "Çocukların Babacan Şairi"...
Nazım’ın yüreği çocuklara açıktı. Sürgünde iken Azerbaycan’da yetimhanede 10 yaşındaki Cengiz Ferecov’la tanışıyor.Cengiz, “Kız Çocuğu” şiirini titrek bir sesle okuduğunda Nazım çok etkilenir,ki çocuğu manevi oğlu olarak bilir ve görür...
Cengiz, yıllar sonra Azerbaycan’da Tarım Bakanlığı’nda müsteşar olur ama Nazım’ın umudunu da hep taşır.
Nazım, savaş sırasında da yoksullukta kaybolmuş çocuklarla oturur, masallar anlatır, onların hikayelerini dinlermiş, [8].
Beyaz Pantolon ve İlham Lekeleri?
Nazım’ın alameti farikası ise bembeyaz pantolonları...
İstanbul’da, Moskova’da, her yerde beyaz giymiş ve bu pantolonlar O'nun ilham defteri olmuş,kalem-kağıt bulamazsa, dizelerini paçasına karalarmış. Mürekkep lekeli pantolonlar ise onun şiirinin anlık, canlı ruhunu taşır olmuşlar, [9].
Ceviz Ağacı’nda Aşk Şiiri;
Bir gün Gülhane Parkı’nda, sevgilisi Piraye’yi beklerken polislerden kaçmak için ceviz ağacına tırmanmış. Tabii ki kalbi güm güm; hem aşk, hem korku...Ama o dallarda saklanırken “Ceviz Ağacı” şiiri de doğmuş;Tehlike, tutku, şiir...
Nazım’da hepsi bir arayagelmişler,[10].
Sağcı Bir Avukatın Dostluğu;
1950’de hapisten çıkışı, sağ görüşlü avukat Prof. Mehmet Ali Sebük’ün mücadelesiyle olmuş, ki Nazım komünist, Sebük ise bir muhafazakâr; ama adalet aşkı onları birleştirmiş ...
Nazım’ın karizması, zıt kutupları bile bir araya getirmiş. [11]...
O, "18’inde Bayrak İndiren Bir Delikanlı";
İstanbul işgal altındayken, gözü kara bir delikanlı olarak Beyoğlu’nda İtilaf ve Yunan bayraklarını indirip çöpe atmış hatta Ağa Camii’nde Yunan bayrağını görünce az kalsın yakalanıyormuş, ki bu asi ruh, vatan sevgisinin de ateşi değil midir?[12]...
Hapiste Bile Gülen Yüz;
1938-1950 arasında hapisteyken neşesini kaybetmemiş, açlık grevinde, hücrede, espriler yapmış ve arkadaşlarına moral vermiş;
“Kardeşlerim, Avrupa’dakiler, Asya’dakiler, Amerika’dakiler, / Ben, hapiste açlık grevinde değil de / Bir kırda yatıyor gibiyim bu Mayıs ayında geceleyin,” diye yazmış.
Zincirler bedenini bağlasa da, kalbi hep özgür kalmış.[13]...
Mektuplarla Yaşayan Aşk;
Nazım’ın mektupları, şiirleri kadar derin;
Hapiste, Piraye’ye her gün yazarmış sanki İstanbul’da yürüyor, denizi seyrediyorlarmış gibi, ki bu mektuplar sanki aşk değil, direniş biçimiydi.
O'nun Münevver’e, dostlara yazdıkları da aynı içtenlikteymiş. [14]...
Sürgünde bile, "Hoca Nazım";
Moskova’da, sürgünde, genç şairlere hocalık yapmış ; Çay eşliğinde şiir kritikleri yaparken “Kendi sesini bul!” dermiş ... O, sert ama şefkatli ve başkalarının hayallerini de büyütmeyi dert edinen biri. [15]...
Tiyatro Tutkusu ve Sahne Aşkı;
Tiyatroya deli gibi tutkulu,hapiste oyunlar yazmış sahneler çizmiş, ki “Ferhat ile Şirin” gibi eserleri, O'nun hikaye anlatıcısı yanını da gösteriyor ... Bir süre Moskova’da tiyatro gruplarıyla çalışmış ve oyunculara ilham vermiş...[16]...
Doğaya Sığınan Şair;
Nazım, doğaya âşık biri, ki şirlerinde ağaçlar, deniz, gökyüzü hiç eksik olmamış, hapiste iken bir dal bile ilham olmuş ;“Bugün pazar, / Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar,” derken, güneş sanki özgürlüktü, O'nun için...[17]
Sinema Sevgisi ve Senaristlik
Nazım, sinemaya da tutunmuş ve Moskova’da Sergei Eisenstein’dan etkilenerek senaryolar yazmış, ki Türkiye’de de 1930’larda senaryo denemeleri yapsa da sansüre takılmış . Şiirlerindeki görsel imgeler, bu aşkından beslenmiş gibi... [18]...
Dil Öğrenme Merakı;
Sürgünde Rusça, Fransızca, biraz İngilizce öğrenmiş.. Mayakovski ve Puşkin’e ise hayranmış.Şiirlerini çevirirken çevirmenlerle çalışırak dizelerinin ruhunu korumuş. [19]...
Müzikle Bağı ve Beste İlhamı;
Nazım, müziğe âşık biri olarak piyano çalmayı denemiş.O,halk türkülerini çok severmiş. Şiirleri, Livaneli ve Cem Karaca gibi sanatçılar tarafından bestelenmiş. Önemli bir özelliği de dizelerini şarkı gibi yazmayı hayal edermiş... [20]
Hapishane Atölyeleri ve Dayanışma;
Diyorlar ki;
"O,Bursa Cezaevi’nde Orhan Kemal’e yazmayı öğretti, mahkûmlarla tiyatro sahneledi, hikaye grupları kurdu. Dayanışmayı duvarlar arasında yaşattı."[21]...
Ölüm yıldönümünde bir kez daha söyleyelim ki;
Nazım Hikmet, sadece epik bir şair değil...
Pantolonuna dizeler karalayan,
Ağaçta saklanırken şiir yazan,
Çocuklara masal anlatan,
Hapiste gülen bir adam,
18’inde bayrak indiren asi,
Sürgünde hocalık yapan bilge,
Doğayla kucaklaşan hayalperest.
Neruda’nın “romantik devrimci”si,
Ritsos’un “köprü kurucu”su,
Baez’in “barış dili”ydi.
Nazım, büyük ideallerin insanı olduğu kadar, küçük anların deviydi.
Onun hikayesi, dizelerindeki gibi hep ateşli, hep içten ve hep capcanlı....
Rahmetle ve minnetle anıyorum.
Suat Umutlu
Dipnotlar
[1] Radi Fiş, “Nazım Hikmet: Yaşamı, Eserleri, Mücadelesi”; Zekeriya Sertel, “Nazım Hikmet’in Son Yılları”; Saime Göksu ve Edward Timms, “Romantic Communist: The Life and Work of Nazım Hikmet”.
[2] Neruda’nın yazışmaları, “Romantic Communist: The Life and Work of Nazım Hikmet”.
[3] Wikipedia, Nazım Hikmet maddesi, https://en.wikipedia.org/wiki/N%C3%A2z%C4%B1m_Hikmet.
[4] Hülya Bayrak Akyıldız, “Language and Identity Perception in Nazım Hikmet’s Poetry during Exile Years”.
[5] Wikipedia, Nazım Hikmet maddesi, https://en.wikipedia.org/wiki/N%C3%A2z%C4%B1m_Hikmet.
[6] Manos Loizos’un Nazım şiirlerine besteler yaptığı albüm notları.
[7] Zülfü Livaneli, “Nazım Türküsü” albüm notları.
[8] Cengiz Ferecov’un anıları, Azerbaycan basınında yayımlanan röportajlar.
[9] Memet Fuat, “Nazım Hikmet: Yaşamı ve Eserleri”.
[10] Nazım Hikmet, “Piraye’ye Mektuplar”; Memet Fuat, “Nazım Hikmet: Yaşamı ve Eserleri”.
[11] Zekeriya Sertel, “Nazım Hikmet’in Son Yılları”.
[12] Radi Fiş, “Nazım Hikmet: Yaşamı, Eserleri, Mücadelesi”.
[13] Nazım Hikmet, “Bütün Şiirleri”.
[14] Nazım Hikmet, “Piraye’ye Mektuplar”.
[15] Vera Tulyakova, “Nazım’la Son Söyleşimiz”.
[16] Nazım Hikmet, “Bütün Oyunları”.
[17] Nazım Hikmet, “Bütün Şiirleri”.
[18] Zekeriya Sertel, “Nazım Hikmet’in Son Yılları”.
[19] Saime Göksu ve Edward Timms, “Romantic Communist: The Life and Work of Nazım Hikmet”.
[20] Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, www.nazimhikmet.org.tr.
[21] Orhan Kemal, “Nazım Hikmet’le Üç Buçuk Yıl”.