İfral TURGUT

Tarih: 14.04.2024 19:03

17 NİSAN GELİYOR

Facebook Twitter Linked-in

Bugüne kadar bu konuda kaç  yazı yazdım, ne kadar konuştum, nerelerde ne kadar sunu verdim hatırlamıyorum. Bir kere daha yazsam ne olur ki? Büyük bir ihtimalle, hiç. Ama ben yine de yazmaya devam edeceğim, amacım gündemde tutmak. Baro üyelerine verdiğim bir sunu sonunda, sunu boyunca gözleri nemlenen yaşlı bir hakim hanımın boynuma sarılışını unutmayacağım.

17 Nisan 1940, 3803 Sayılı Yasa ile dünyaya örnek olan bir eğitim sistemi ile Köy Enstitüleri kuruldu Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç adlı kahramanların liderliğinde kısa sürede,  17.342 Öğretmen, 8.756 Eğitmen, 7.300 Sağlık memuru yetiştirdikten sonra, yobaz bir hükumetin, yobaz Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri tarafından kapatıldı.

Defalarca okuduğunuz, dinlediğiniz, tarihini anlatmayacağım. Kısaca ve sadece kuruluş sebeplerini ve felsefesini anlatmaya çalışacağım..

1930’lu yıllar. Halkın çoğu köylerde yaşıyor. Erkeklerin yüzde beşi, kadınların ise sadece binde dördü okuma yazma biliyor. Halkevleri 1800 okuma yazma kursu açmış ve bir yılda 60.000 civarında yetişkin okuma yazma öğrenmişti.  

Köylere hem eğitim götürülmeli, hem de toprak eğitimli kişiler eliyle işlenmeliydi. Çağın dehası, “Üreten köylü milletin efendisidir,” demişti.

Eğitim felsefesi Türkiye’ye has ama aynı zamanda evrenseldi. Neydi onlar?

Eşitlik Felsefesi: Öğrenciler arasında farklılığa sebep olabilecek hiçbir etken yoktu. Öğrencilere verilen araç gereçler devlet tarafından sağlanıyor, tüm masraflar devlet tarafından karşılanıyordu.

Başarısızlığa İzin Yok Felsefesi: Üç yıl eğitim aldıktan sonra öğretmenliğe yatkın olmayanlar, başka mesleklere yöneltiliyor ve herkesin mutlaka başarılı olacakları bir meslek sahibi olması sağlanıyordu.     

Ortak Yönetim Felsefesi: Her Cumartesi öğretmen ve öğrenciler ortak toplantılar yapıyor, problemleri tartışıyor, çözüm önerilerini kendileri buluyor ve uyguluyorlardı.

Çok Yönlülük Felsefesi: Tüm öğrenciler eğitim öğretim dışında sanat ve sporla uğraşarak, evrensel değerler kazanılıyorlardı.

Tam Yıl Eğitim Felsefesi: Öğrenciler yılda 11 ay eğitim alıyor, eğitim almadıkları bir ayda çevrelerinde bulunan hayvan ve bitki örnekleri topluyor, araştırıyor ve bunlardan nasıl yararlanılacağı konusunda fikir üretiyorlardı.

Kendi Kendini Eğitme Felsefesi: Dersler üçe ayrılmıştı: 1.Tarım Dersleri  2. Kültür Dersleri 3.Teknik Dersler. Öğrenciler bu konularda derinleşirken, mutlaka belirli sayıda kitap okuyorlardı.      

Değerli Dostlar, olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Işık göründü. Bir gün tamamen aydınlanacağız. Çözmek zorunda olduğumuz çok problem var. Bunların en önemlisi eğitim. O olmazsa diğerlerinin hiçbir yararı olmayacak ve unutmayalım, eğitim meyvesi en geç alınan üretimdir. Sabırla çalışacağız, sabırla bekleyeceğiz.

Başarabilecek miyiz? Elbette. Biz, 1940’larda dünyaya model olmuş bir ülkenin çocuklarıyız.

YETER Kİ,

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —