1 MAYIS: ÇOCUK VE EMEK DÜŞMANI DİNCİ TELKİN, PATRİYARKA, ÇOCUK İŞÇİLİĞİ MESEM VE SİLAHLANMA YASAKLANSIN

MEB’in bir soru önergesine verdiği yanıta göre MESEM (eski çıraklık, yeni adı mesleki eğitim) kapsamında öğrenci sayılan 82 bin 618’i kadın, 339 bin 15’i erkek 421 bin 633 çocuk işçi bulunuyor.

Bugün 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı ile 1 Mayıs Emek Bayramı bağlamında MESEM’lere, işin okul, eğitim, çocuk işçiliği ayağına, aynı zamanda işin zihniyet ayağına, bunların bayramlarla ilişkisine değinmeye çalışacağım. Bayramlar insan fenomeni olduğu kadar, insanın varlık şartları ve temel yönelimlerini gösteriyor. Ana kaynaklar olarak doğa yaratıcı, emek üretici, özgürlük insanın ayrılmaz parçası sayılır. Egemenlik ve özgürlük aynı olgunun yüzleridir. Özgürlük kişinin kendisi olması, kendi kendine egemen olmasıdır. Özgürlüğün karşıtı köleliktir, köleliğin modern formu başkası adına yaşama ve çalışmadır. Kendisi ve insanlık adına çalışma ile başkası adına çalışma çok farklı şeylerdir.Tüm bunlar aynı zamanda insan tanımıyla, “değer” konusu, “değerler eğitimi” konusuyla ilgili bulunuyor. Eğer bir şey değer ve değerli sayılacaksa önce değerin ne olduğuna, değerin nasıl oluştuğuna, değeri neyin kimin yarattığına bakmak gerekiyor.Değerlerin yaratımı ve üretimi, doğa ve insan çabasına, insan emeğine dönüyor. Bunların şartlarına dönüyor. İnsanlığın ide ve idealleri, bunlara erişme olanakları, bayramlar ve refahtan pay alma, bunların fikri ve zikri dönüp dolaşıp üretim ve egemenlik ilişkilerine, özgürlüklere dayanıyor.

İNSANLIĞIN EN ANLAMLI GÜNLERİ: KAYNAĞI DOĞA, TOPRAK, EMEK, BAĞLAMI EŞİTLİK, EGEMENLİK, ÖZGÜRLÜK BAĞLACI DAYANIŞMA, KARDEŞLİK

Yılın en anlamlı dört günü nedir diye kendi kendime sorduğumda Nevruz Yeni Gün, 1 Mayıs Emek, 8 Mart Kadınlar/Kadın Emekçiler, 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Gününü sayarım. Dini görünümlü Kurban ve Ramazan Bayramları da bir yanıyla doğaya şükür diğer yanıyla egemenlik sorununa dayalı günlerdir. İnsanın ve insanlığın iki ana ilke ve ereği; 1-Onuruyla hayatta kalma hakkı (REFAH, EŞİT YAŞAM HAKKI/ EŞİTLİK) ve 2-İrade/ kişilik/ kendi kaderini tayin/ egemenlik hakkı (ÖZGÜRLÜK) sayılabilir.Yaratıcı olan da üretici de olan emektir. Doğayla insanın ilişkisi de insanın insanla ilişkisi de öncelikle geçim, üretim ve egemenlik ilişkileridir. Üretim ilişkileri de, egemenlik ilişkileri de, genel olarak yaşam ilişkileri de kolektif/ toplumsal ilişkilerdir. İnsanın yaşaması ve erekleri bizzat praksis/ hayata geçirme, bizzat siyasettir.İnsanın anlamı da bayramları da doğrudan dolaylı bunlarla ilişkilidir.

23 NİSAN’IN VE 1 MAYIS’IN MODELİ 1789 FRANSIZ, 1908 HÜRRİYET, 1917 SOSYALİZM İHTİLALLERİ

Egemenlik, özgürlük ve emek bayramları, uygarlığın ana gelişimi ve temel çelişkileriyle birlikte oluşan dört büyük ihtilali temsil ediyor: 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, 1789 Fransız İhtilali, 1876 I. Meşrutiyetin İlanı ve 1908 II. Meşrutiyet/ Hürriyet İhtilali, 1917 Sovyet/Bolşevik Ekim Devrimi. 14 Temmuz 1789’da Liberté, Egalité, Fraternité (“özgürlük, eşitlik, kardeşlik”) fikirleri/ilkeleriyle gerçekleştirilen Fransız İhtilali (Kralın emriyle yargısız tutukluların olduğu Bastille Hapishanesi Baskını) kırılma noktasıdır. Diğer ihtilaller bir tür Fransız İhtilalinin türevleridir. Emek, hürriyet, egemenlik, cumhuriyet bayramları bunların uzantısı sayılır. 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik, 29 Ekim Cumhuriyetin ilanı bayramlarının kökleri 1789 Fransız ve 1908 İttihat Terakki İhtilallerine dayanır. 10 Temmuz 1324 (miladi 23 Temmuz 1908) II. Meşrutiyetin İlanını temsil eden İyd-İ Milli Hürriyet Bayramı’dır. Bu ihtilale karşı 31 Mart 1325 (miladi 13 Nisan 1909) isyanı çıkmıştır, bu isyanda öldürülenlerin anısına “Abide-i Hürriyet” Anıtı yapılmıştır.

FEODALİZM KALDIRILDI, KAPİTALİZM VE SİLAHLANMA DA, PATRİYARKA DA, DİNCİ DEĞER VE ÇEDES DAYATMASI DA, MESEM DE KALDIRILMALI

İhtilallerin başarısı insan idesi, insan idealleri ile ilgili bulunuyor. Bilim, teknoloji ve sosyal ihtilaller insanlığın ilerlemesi ve ereklerine katkı sunduğu sürece, insanın/ insanlığın kendisini gerçekleştirmesi özelliği taşıyor.Fransız İhtilalinin temel fikirleri “hürriyet, eşitlik ve özgürlük” bugün de insan ideallerini oluşturuyor. İhtilalin en somut kazanımı, 4 Ağustos 1879’da Assemblée Constituante (Anayasa Meclisinin) feodalizmi kaldırması ve 26 Ağustos 1789’da Fransız Devrimi’nin temelini oluşturan  İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisidir (bu bildiri 1791′de kabul edilen Fransız Anayasası'na ön söz olarak eklendi).İhtilaller, devrimler insanın sosyal ve düşünsel gelişimi ile birlikte uzun bir uygarlık yolculuğunun evrelerini oluşturuyorlar. Uygarlık yolculuğu iç içe iki ana boyuttan oluşuyor: Üretim ve zihniyet.Bugün üretim sürecinde kapitalizm, emperyalizm, yayılmacılık, silahlanma, savaşlar insanların hürriyeti, eşitliği ve kardeşliği önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Aynı zamanda büyük bir doğa felaketine, ekolojik kıyıma da dönüşmüş bulunuyor. En son örneği İliç’tir, Gazze’dir. Türkiye’de emek sömürüsü en somut örneği ile gelir paylaşımındaki büyük uçurumda, emekçinin ve emeklilerin durumunda ortaya çıkıyor. Dahası en ahlaksız olanını çocuk sömürüsü oluşturuyor. Maalesef MESEM, çocuk işçiliğinin resmi formunu, dahası suçun meşrulaştırılması veya meşru suç örneğini oluşturuyor. MESEM, çocuk işçiliğini, çocuk sömürüsünü meşrulaştırıyor, çocukların egemenliği ve özgürlüğü önündeki en temel uygulamalardan biri durumunda bulunuyor.Çocuklarımızın ve toplumun zihinsel/tinsel özgürlükleri önündeki en büyük engeli ise dincilik oluşturuyor, dinciliğe dayalı telkin ve dayatma oluşturuyor, patriyarka oluşturuyor, tarikatlar, imam hatipler, Diyanet, ÇEDES oluşturuyor. “Değerler eğitimi” altında dinci ideolojik dayatma suçun resmileştirilmesini, suçun resmen meşrulaştırılmasını, dahası resmen devlet zoruyla dayatılmasını oluşturuyor.23 Nisan ve 1 Mayıs Bayramı ve mücadelesi, eşitsizliklerin yarattığı çocuk açlığını, dahası bizzat sömürüsünü kaldırmaya yönelik mücadele günü olmalıdır. MESEM’ler bir okul veya eğitim türü değil çocuk işçiliğidir, derhal kaldırılmalıdır. Her öğrencinin temiz su ve sağlıklı beslenme ihtiyacı ve hakkı karşılanmalıdır. Çocukların tininin işgalini, tinin ele geçirilmesini, kadının tininin, bedeninin, emeğinin ele geçirilmesini oluşturan dinci etnosantrik patriyarkal telkin ve dayatmalar, çocuk emeği, kadın emeği sömürüsü, her tür emek sömürüsü derhal kaldırılmalıdır.Emeğin insanlık düşmanına/ karşıtına dönüştüğü, insanın en yabancılaştığı evre yayılmacılık ve silahlanmadır, tüm dünyada yayılmacılık, silah üretimi ve silahlanma yasaklanmalıdır. 1 Mayıs Emek Günü ve emek mücadelesinin aynı zamanda bu somut sorunlara odaklanması dileğiyle tüm dünya emekçilerinin günü kutlu olsun, tüm çocuklarımız ve insanlar silahların ve sömürünün olmadığı bir dünyada kendi kendilerinin ve yaşadıkları dünyanın onurlu özgür eşit kişileri olarak, birbirleriyle ve doğayla dost şekilde yaşasın.


Adnan Gümüş

26.04.2024 23:23:00

YAZARLAR


“MAVİ SULARDA ENGELSİZ MUTLULUK” PROJESİ

SEYHAN BELEDİYESİ’NİN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ OLDU

203 MİLYAR BATIK KREDİ VAR

KOZAY: DENİZLER’İN MÜCADELESİ BİTMEDİ

“KARATAŞ SAHİPSİZ DEĞİLDİR”

TANBUROĞLU: KAZANAN ADANA OLDU

KOCAİSPİR’DEN DEMİRÇALI’NIN İDDİALARINA YANIT VAR

KOCAİSPİR’DEN AK PARTİ VE MHP ZİYARETLERİ

VERGİ ÖDEMELERİNDE SON GÜN 31 MAYIS

“GELECEĞİ KERPİÇLE İNŞA ETMEK” KONULU SEMPOZYUM

ATO MOBİL UYGULAMA YAYINDA

KIVANÇ : ADANA’NIN İHRACATI 1 MİLYAR DOLARA ULAŞTI

57 ÜNİVERSİTEDEN 144 PROJE KATILDI

KIZILAY’DAN “KAN DOSTLARINA” TEŞEKKÜR

"NASIL BİR DEMOKRASİ NASIL BİR CUMHURİYET" PANELİ

DEMİRPOR DEPLASMANDAN 3 PUANLA DÖNÜYOR

KENDİSİNİN VE EŞİNİN MALVARLIĞINI BELEDİYE BİNASINA ASTI