Pazar günü, yüreğimizi yakan haber gelmişti.

Medya kuruluşları, ne kadar şehit var kararsızlardı.

ama şunu çok iyi biliyorduk, bütün bunlar 400 vekil vermediği için oluyormuş.

aynı gün Cumhurbaşkanı televizyona çıkıp, öyle diyordu.

400 vekil verseydiniz, bunlar olmazdı!...

maho ağayı hatırlayan varmı?

Şener şen ve Kemal sunal'ın çok güzel bir filmi idi.

hep tekrarlanan bir deyim vardı, köylüye kızıldığı zaman.

'Bak sataram ha, bu köyü'.

napsın zavallı köylü, daha kötü şeyler yaşamamak için hep boyun büküyordu.

*        *       *

şehit sayısını söylenmeme nedeni vardır.

Ülkeye aşırı bir matem havası yüklemek istemiyorlardı.

yakın zamanda bir seçim var, ondanda olabilir.

şimdi geriye dönün bakın, zaten her şey o seçim yüzünden olmadı mı?

veya, orada çocuğu asker olan aileleri üzememekte olabilir amaç.

yada, Hükümeti zor duruma düşürmemekte.

zaten bütün bunların çoğu bu yüzden değilmi?

aman Hükümet zor duruma düşmesin!...

*         *        *

Bu ülkede yaşamanın bir bedeli var?

hani derler ya,

'kaderi böyleymiş'!...

geçen gün bedelli Askerlik diye bir şey çıktı.

o gün çocuğu şehit olan bir anne, oğluna sesleniyordu.

'üzgünüm oğlum, 18 bin liram yoktu'.

Kader bunun neresinde, pazar günü Dağlıca ölen mehmetlerin anaları 18 bin lira bulup verseydi, o çocuklar şehit olacaklarmıydı?

belkide o çocuklar şimdi, Bodrum'da kim, kimle yakalndı haberleri ile gazetelerin magazin sayfalarını süsleyecekti.

Hani 'her Türk Asker doğar' diye bağırıp duruyordunuz?

onların kaderimi, yani orada itler tarafından şehit edilmek?

*            *         *

olayın olduğu aynı gün, Cumhurbaşkanı Televizyonda konuşuyor.

400 vekil olsaydı bunlar olmazdı!...

anlamadım yani?

Mehmetçik mahsus mu öldü, orada?

yada, PKK, o saldıryı neye göre yapmayacaktı?

istedikleri her şeyimi verecektiniz o itlere?

şimdi neden vermiyorsunuz?

Hükümet siz değilmisiniz?

yok şimdi Anayasa hükümeti var demek, ne derece doğru?

o zaman neden bütün kamu atamaları durdu?

neden basit, bu Bakanlar atama yapmasın diye.

siz her şeyi yönetiyorsunuz, sonra felaketi başkasını omuzuna atıyorsunuz.

*           *       *

aslında o gün garip bir resim daha vardı.

Başbakan, Milli maçta bir şehit çocuğu ile seyrediyordu maçı.

yani o şehit çocuğu konu mankeni gibiydi.

çocuğun hiç bir şeyden haberi yok gibi, elindeki ile oynuyor.

oysaki siz, onu kullanıp seçimlere avantaj sağlamaktı amacınız.

ama ne gariptiki, o resim çekildiğinde Dağlıcada şehitler vermiştik ve bunu Başbakan'ın bilmemesi gibi bir durum olamaz.

eğer bilmedi ise, vay haline ülkenin.

Başbakan'dan saklanan ülkenin en büyük saldırı durumu.

o zaman soru basit, kim yönetiyor bu ülkeyi?

tecavüze uğrayacak kadına soruyor, tecavüzcü.

canınmı, vücudunmu?

ver kurtul, ver kurtul...

yada, maho ağa gibi, 'bak sataram bu köyü ha',

ülke kan ağlıyor biz 400 vekille uğraşıyoruz.

ya 400 vekil vereceksiniz, yada, daha çok şehit gelecek!...

ya o Dağlıcada ölecek mehmetleriniz, yada 18 Bin lira bulup kurtaracaksınız yavrularınızı.

Tecavüze uğrayacak kadına sorulan soru gibi değil mi?

Ver kurtul, ver kurtul, ey halkım!...

yoksa tevacüz kaçınılmaz!.., bari zevk almayı bil!...

yoksa 'maho ağa satacak bak köyü ha'.